Ha halk olmuşsun aydınını; ha emekçi olmuşsun sınıfsal haklarını savunanları dinlemiyorsun be Halkım, Emekçim.

--Eskiden Kangal'lı Aşık Meslek'inin dediği gibi "Dolanı dolanı gelird(di) ölüm yavaşça, yavaşça!.." oysa şimdi bodoslama geliyor, tam da anlının tam ortasından, çatısından.

--Elbette ki ölümde yaşamın bir gerçeği. Hatta bazen ölmek de gerekir. Che'nin dediği gibi bir amaç uğruna. Ve o zaman deriz ki: :"Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin… Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi…"

--Ama bu ölümler, o ölümler değil. Ucuz, upucuz ölümler.

--Yersiz ve zamansız ölümler.

--Gel gör ki, ne öleninin bu ucuzluktan haberi var, ahali ise her şeyden bihaber.. Cenaze törenlerinin hamasetinde, Yazık. Günah.

--Bakıyorum da, sanki en ideolojik adam benmişim gibi, olaylara ve soruna ideolojik olması gerektiği ve bakılması gerektiği bakan ve yaşanan günümüz sorunlarının kaynağı olan KAPİTALİZM'den söz eden çok az kişiden birisiyim. Ha şu biline, eskiden keskinlik vardı, ama bu kadar uyuyan halk için bu kadar kurban olunur. Hiç de öyle, belediyelerin göndereceği çadırlı, pideli merasimlere konu olmaya da niyetim yok. inadına yaşamak istiyorum.

--Bu doğruları söylemeyeceğim anlamına da gelmiyor. Ama bağırmayacağım. Duymak istenin duyması gerektiği tonda bağıracağım.

--Yok öyle yağma, sizin hayran olduklarınız, bize kurban, biz de size!.."Yok öyle yoğurdun bolluğu öyle" Hak edene, hak ettiği kadar. Yok efendim aydının sorumluluğu, halkın aydınlanması imiş. İstifa ettim kardeşim o işten. 'işsiz'im ve çalışmak da istemiyorum. Herkes, bedava yaşıyor da en salak ben miyim.

--Neyse, yarı şaka, her şakanın gerçekleri barındırdığı gerçeği ile söylenenlerden sonra.

--UCUZ ÖLÜMLERİN YURDU OLMUŞUZ da haberimiz yok.

--Elin Amerikalısı SOROS, 2003 yılında Türkiye ile Arjantin'i kıyaslarken, Türkiye'nin ayrıcalığını şöyle anlatıyor:

--“Türkiye'nin, Arjantin’den tek farkı stratejik pozisyonudur. Bu stratejik pozisyonuna bağlı olarak, TÜRKİYE'nin EN İYİ İHRAÇ ÜRÜNÜ DE ORDUSUDUR!.."

--Haydi bunu vazgeçtik, askerliğimi de sürgün de olsa uzun dönem yaptığım için, kim, nasıl ihraç ediliyor ise, ihraç edilsin.

--Bir de bu ihracatın maliyet hesabını yapanlar yok mu, o ise ölümden de beter. Hani, ölseydim de bu lafları duymasaydım cinsinden.

--Müttefikimiz Amerika’nın güzel hatırına katıldığımız ve 750'ye yakın ŞEHİT verdiğimiz KORE SAVAŞI sırasında Dışişleri Bakanı olan John Foster Dulles'in 1955 yılında dediği gibi: ASKERİMİZİN BEDELİ/MALİYETİ 23 CENT.

--1950'li yıllarında 1$, yaklaşık 1,buçuk TL idi.

--Hani Osmanlının son döneminde İstanbul Tramvayını işleten Belçikalı şirketin yolcu başına aldığı 40 para kadar bir şey.

--Ülkemizde yaklaşık 160 yıllık geçmişi olan tren yolu taşımacılığının, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde 1927 yılında kurulan TCDD'nin ilk tren kazası, 1945 yılında Erzincan'da olur ve 40 yurttaşımız yaşamını kaybeder.

--2000'li yıllara kadar bir tam bir Kamu Kuruluşu olan TCDD, artık özelleştirme için her türlü altyapısı DEVLET/KAMU tarafından hazırlanan bir yapıya büründürülmüştür.

--Önümüzde ki yıllarda da yerli-yabancı bir ortak işletmeye başlar. Olan, ilk yıllarında, üç kuruş yevmiye ile çalışan, günün koşullarında Devlete karşı yükümlülüğünü getiremeyen Yurttaşların zorla çalıştırılarak verdikleri emekler olmuş olacak.

--Bu ülke, KURULUŞUNUN 10. yılını kutlar iken, "DEMİR AĞLAR İLE ÖRDÜK ANAYURDU DÖRT BAŞTAN" diye övünüyordu, haklı bir gurur ile.

--Cumartesi(7.7.2018) günü yaşasın sistem değişti diye sevinerek coşku ile açılan TBMM'de yemin eden Milletvekillerin hevesleri kursaklarında iken, pazar günü bu Tekirdağ-Çorlu tren kazası olacak şey değildi.

--Yeni TBMM, yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistem,, yeni Milletvekilleri, bugün de Yeni Başkanlık Kabinesi.

-Bütün yeni şeylerin -Hevesle içimizde kalmasın diye, tren kazasını "abartmayalım" Olanları telefi eder, Ölenlerin yakınlarını da gönülleriz. Sorun yok!..

--Kazada yaşını yitirenlere, üzüntüm ile Allah rahmet eylesin, kalanlarına da sabır diliyorum.

--Bunlar da unutulur be.. Zaten neden ise yayın yasağı da var. Bir de ölenler ve ateşin düştüğü acıyı çekenler yüzünde, başımı belaya sokmayayım.

--Hadi bana eyvallah. dilimde İlkay Akkaya'nın "ACILAR BENİ TEZ BÜYÜTTÜ.GENÇ OLMUŞUM BU ÜLKEDE/dünyada NE FAYDA!.." sözlerini mırıldanarak.