Ben, bu Ülkeyi yönetenleri ayakta alkışlıyor ve alınlarından öpüyorum.
Neden
mi? Gayet basit.
Bu
kafa ile bu ülkede ne sorun biter, ne de sorunlar çözülür. Ama sorunlara sarıla
sarıla gidilir. Her seferinden bir çözüm bulunur.
Bırakın
2020'nin uğursuzluğunu, soysuzluğunu ve umutsuzluğunu
Ey
Ahali 2021'e girdiniz mi? Evet.
Hani
maçlar için felaket senaryosu yazacaklar, "dakika bir, gol bir"
derler ya, işte 2021'de bu ülkede aynı olayı ya da sorunu yaşıyoruz.
Daha
ilk gün, elektrik, doğal gaz, araç pulu, harç pulu, haraç pulu ne var ne yok
ise hepsine zamlar gelmiş.
Eeee
çalışanlar ile, emeklilere de zamlar gelmiş. Ne güzel.
Çarşı
pazar mı? Serbest piyasa, oralara karışamayız. Marketlerin ancak, zamlı yağ,
tuz haberlerini yaparız o kadar.
Mahalle
pazarı dağılmış, kalanlar içinde sebze meyve toplayan teyzem ne mi diyor.
Pazarcılar değil de bunu bile burada bulduran hükümete ve başkanımıza
şükrediyor.
Sendika
başkanı, kendi maaşını söylemiyor am, tüyleri için ağlarmış gibi yapıp, enerji
harcıyor. Mahvoluyor zavallı adam.
Siyasiler
mi, onlar bir dolu bir, bir daha dolu maaş, yolluk, harcırah, derken belki
meclis lokantasına da zam gelmiştir ama, onlar bile simit parasına bir porsiyon
yemek zammına bile ses çıkarmıyorlar.
Derken,
görevli olduğu günler devletin bütün gizli kapılarını açan amca, bir den derin
sosyolojik bir analiz yapıyor ve Rahmetli Adnan Menderes'in nerede hata
yaptığına karar veriyor.
Bir
Siyasi amaca, birden adaletin neden düzgün istemediğine karar veriyor ve
adaletin üstüne serilen "türban" örtüsünü kaldırıp, ortaya
atıveriyor.
Hemen
takımın karşı oyuncuları topa kafa atarak giriyor ve karşılıklı paslar ile
türbanlaşıyor, kurbanlaşıyorlar.
Derken
saha yeni bir oyuncu giriyor ve "“Ben hard rock dinleyen, Metallica
dinleyen bir Rektörüm" deyiveriyor.
Buyur
burdan yak.
Perşembe’nin
gelişi Çarşamba’dan belli olur derler. Çarşamba da al sana Amerika’dan Senatoyu
basma görüntüleri.
Amerikalılar
gerçekten bir hoşlar. Bir zamanlar bizim adamları eğiten, donatan onlardı, ama
şimdi bizim adamların "himmetine" ihtiyaçları var gibi.
Ne
o ya, bağrı bacağı açık boynuzlu moynuzlu adamlar meclisi basacak ve kapılara
kelepçe vurulmayacak, yaka paça kapının önüne konulmayacak. Yakışmadı Sam
Amcanın torunlarına.
Eeee,
ne diyorsun kardeşim sen ya mı? diyorsunuz. Hiççççç!..
Ya
sizin keyfiniz yerinde. Seçtikleriniz sizin için canlarını feda ediyorlar, ben
sizin yalancınızım, fotoğraflarını, haberlerini paylaşan sizsiniz. İktidarın
azıcık canı sıkkın ama,
Boş
verin ya.
Çalışana,
emekliye tek rakamlı zamlar kaşık ile verilirken, vergiler ve vergi gibi
bütçeye konulan zamların tahisiları çift rakamlı, kepçe ile alınıyor.
Biliyorum
azıcık üzüldüğünüzü. Ama olsun.
Yok
efendim "kıyamet günü" senaryoları,
Tünele
girmeden önce son çıkış, son yakıt istasyonu gibi levhalar sizin ne umurunuzda
ola ki, boş verin araba tünelin ortasında kalır ise kalsın. Cep telefonunuz sağ
olsun arar bir çekici, çeker, çeker gider.
Siyasiler
kafa pasları ile oynarken, rektör aşağı kalır mı, o da ‘hard rock müzik’
dinleyip metalica dans ediyor.
CHP'yi
bir yerlere bulaştırıyor ama, ben onun anlattığı hikayeye baktım öyle bir
siyasi/belediye başkanı yok. Kim akıl verdi ise, yanlış vermiş. Yakında o
yanlış tartışması da bir iki gün sürer.
Zamlar
ve cüzdan sorunu mu.
Amannnn,
sizin de hiç başka sonunuz yok ya.
Sevgili
Çiğdem Talu ne demişti,
"Aşk
yarasımı yüzünü solduran?
Genç
yaşta seni hayata küstüren
Kimdir
elini kolunu bağlayan?
Bir
oh demeyi kimdir sana çok gören?
Geçer,
geçer, geçer, geçer
Bunlar
da geçer… Bunlar da geçer
Üzme
tatlı canını… Bunlar da geçer".
Neler
geçmedi ki.
Buna
da alışırsınız, azıcık canınız acır ama, zamanla zevk alır hale gelmeniz çok
sürmez. Geçer, geçer gerçekten bunlar da geçer.
Her
ne kadar siyasiler kafa pasları ile, rektörler metallica ile oynarken, sen de
boş durma haydi:
Bak
Oğuz Yılmaz ne diyor:
Hayatını
yaşa şükret mevlaya
Hiç
götüren var mı öbür dünyaya
Haydi
kollarını kaldır havaya usta
Bas
bas paraları leylaya
Bi
daha mı gelicez dünyaya"
Gerçekten
ya, boş verin öyle ona buna üzülmeyi.