Bürokrasi; sorunun kaynağı olarak da çözümün odağı olarak da!..
Bürokrasi sözcüğü bize Fransızcadan gelen bir sözcüktür. Pek iyi bir namı ve
algısı da yoktur. Peki, bürokrasi bu kötü nam ve algıyı hak ediyor mu? Yoksa o
da bir mağdur mu?
Bürokrasi, Kapitalist Ekonomik sistemin bir sonucu olarak, 1800'lü yılların
başında Avrupa'da ortaya çıkmış ve sonlarında da Alman düşünür, bilim adamı,
sosyolog ve eko-politik uzmanı Max Weber tarafından tanımı yapılmış ve
sistematiği oluşturulmuştur.
Bürokrasi aslında bir devlet yönetim şeklidir. Devlet içinde, geniş bir
tabandan yukarıya doğru daralarak piramidin tepesi gibi sivrilir ve tekil bir
hal alır.
Uygulama ile ilgili bir çok eleştirisi olmakla birlikte, sistem olarak en köklü
karşı çıkış, egemen sınıfların çıkarına hizmet eden bir yönetim şekli olduğu
gerekçesi ile Marksist felsefe ve yönetim anlayışı olanlardan gelmiştir.
Bürokrasiye hangi açıdan bakar isek bakalım, bürokrasi 21.YY'ın bir yönetim
şeklidir ve henüz alternatifi de yoktur. Dolayısı ile var olan bir durum ile
Donkişot'un yel değirmenleri ile savaşması gibi savaşmak yerine, daha iyisi
gelişinceye, oluşuncaya kadar geliştirilip, iyileştirilmesinden başka bir çözüm
de görünmemektedir.
Dünya geneline bakılınca, ekonomik sistemi ne olur ise olsun bütün devlet
yapıları, farklı uygulama ve yapılanmaları olsa da bürokrasi ile
yönetilmektedir.
O halde, sorun kaçınılmaz, baş edilemez bir halde ise, sorundan şikayet yerine
iyileştirilmesi, rehabilite edilmesi için çaba harcanması gerekmektedir.
Yerel yönetimlerden, merkezi devlet yapılanmasına kadar hakim olan bu
yapı,düzenlenebilir mi?. En önemli soru budur. Yanıtı gayet basit. evet!.
Aslında bürokrasi, yazının başlığı gibi, sorunun da, çözümün de kaynağıdır.
Yeter ki, konuyu doğru düzgün tanımlayalım.
Hepimiz biliriz ki, bürokrasi ile ilgili bir konu ile karşılaştığımız zaman,
önce şikayet eder, sonra da "adamını bul, bulamazsan da madamını
bul." özlü sözünü yerine getiririz. Oysa bütün bunlar, kişisel ve geçici
çözümlerdir. Ayrıca, bürokrasi gibi devasa bir bir yapının kişisel olarak
değiştirilmesi ve dönüştürülmesi diye de bir şey mümkün değildir.
Her ne kadar merkezi hükümetler, koalisyonlar dışında tekli siyasi yapılar
tarafından yönetilmekte ise de; yerel yönetimler demokrasinin gereği, bir
ülkede var olan bütün siyasi yapılar (parti) tarafından farklı yerel yönetim/belediyelerde
iktidardadırlar. Her bir Belediyede farklı uygulamalar olsa da, temel sorunlar
hepsinde ortaktır.
Bürokrasiyi iyileştirmenin yolu, şikayet etmekte değil, bürokrasiyi
tanımlayacak, şekillenecek siyasi iktidarı belirlemektedir. Seçimlerdedir.
O halde doğru soru.
Siyasi iktidarı belirleyecek, siyasi tercihimizi doğru yapıyor muyuz? Çuvaldızı
başkasına batırmadan önce, iğneyi kendimize batıralım.
Maalesef, ülkemizde siyasi yapıların kendisi sorunlu bürokrasinin en ağır
şeklini uygulamaktadırlar. Muhalefet partilerine partilerinin son yıllardaki
yönetim uygulamaları ile ilgili adli işlemlerine bir bakın ne demek istediğimi
anlarsınız.
Soruna çözüm üretecek siyasilerin kendileri sorun ise, ne zamandan buyana,
sorunun kendisi, soruna çözüm üretir olmuştur?
Senin adamın, benim adamım yerine, doğru kişileri seçmediğimiz, doğru siyasi
tercihleri yapmadığımız sürece ve de seçtikleriniz, asıl sorunlar yerine, "tavuk
mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?" gibisinden harcı alem gündemler
ve "soru önergeleri" ile ilgilenmelerine alkış tutar isek, bu ense,
daha çok şamar yer gibi görünüyor.
Şair
Orhan Veli Kanık yıllar öncesi sormuş:
"..........
....... ......
Bu düzen böylemi gidecek,
Pireler filleri yutacak
Yedi nüfuslu haneye
Üç buçuk tayın(ekmek) yetecek?
KARIŞIK BİR İŞ VESSELAM
DELİ DOLU YAZAR KALEM
YAZDIĞI DA NE? BİR SÜRÜ
İPE SAPA GELMEZ KELÂM!.."