Bazen
diyorum ki, keşke Şarampol Caddesinde, Saray Sinemasının yukarısında, Akdeniz
Sinemasının karşı caddesinde, Kervansaray Mobilyanın yanındaki dükkanı
tutmuşken, beyaz eşya dükkanını açsaymışım;
--Hiç
olmazsa yazın çiftçilik, kışın da esnaflık yapar; okur yazarlığımızda
olduğundan ortalıkda havalı havalı, cebi paralı siyasetçi rolünde dolaşıp
dursaydım diyorum.
--Sonra
da, iyi ki YURTKUR Genel Müdürüm Şahap Ar'ın "güvenlik soruşturması
istemem, ben arkadaşlarıma güvenirim, soruşturma da ne" deyip, doğrudan
işe başlatınca memur olup çıkmıştım.
--Her
yıl hizmetiçi eğitimler, sonra baktım ben bürokraside kalacağım, o zaman
yönetimde yüksek lisans yapmam gerek deyip, Hacettepe'de yüksek lisansa başlamam
kişisel yöneticilik deneyim , bilgi ve süreçlerime çok şey kattığını görüyorum.
--Beni
yakından tanıyanların bildiği bu hikayeyi şunun için anlattım:
--Bunların
günümüz siyasi süreçlerinde hiç bir önem ve anlamı yok, biliyor ve görüyorum.
Çünkü, "seçildiniz mi" tamam. Kral oldunuz demektir. Kral da, işte
adı üstünde, KRAL.
--Kral
olmak sorun değil de, günümüzde seçilmiş yönetici olmak sorun. Ha 2002'den
sonra da, yerel yönetimlerden sonra genel yönetimde de sorun olmaya başladı.
Geçmişi yok saymak. Milatı(başlangıcı), kendi öyküsünden başlatmak moda oldu.
--Bugünler
ANTALYA'da bir sorun yaşanıyor.
--Bir
kez daha Başkan Muhittin Böcek'e şifa diliyorum.
--Yaşanan
üzücü bir olay ve süreç.
--Tabi
buradan profesyonel bir yönetici gözü ile olayları değerlendireceğim. Lütfen,
herkes kendi işine geldiği gibi bir anlam çıkarmasın. Burada önemli olan, sayın
Başkan, sonra Antalya ve sonra da bu süreçlerin içinde olan siyasi fügürler.
--Bu
değerlendirmemi lütfen Antalya ya da başka bir taşra bakış açısı ile yapmayın.
Bu profesyonel bir yöneticinin yapması gerekenler olarak yapacağım.
--Yukarıda
da dediğim gibi, öncelikle sayın Başkan'a geçmiş olsun diliyorum. Tez zamanda
makamında görmek bizleri mutlu edecektir
--Kimin
yazdığını göremediğim sayın Başkan ile ilgili bir öykü okudum, yazılanlar
doğru, ama bir şeyi düzeltmek isterim. Muhittin Bey, siyasete ANAP zamanında
girmiştir doğru ama, onu siyasete Mesut Yılmaz değil, bir Ispartalı(Erkan
Mumcu) ve bir Antalyalı (Sami Küçükbaşkan) siyasetci tarafından çekilmiştir.
--Bu
notu geçtikten sonra, gerek Başkan Böcek'in, gerekse de CHP, İyi Parti ve Diğer
Millet İttifakı partilerinin hepsinin birer A, B, C ve D planlarının olması
gerekir. Çünkü yönetim bir süreçtir ve planlaması olur. Öyle gelene vurup,
karambolden gol olmaz.
--Sayın
Başkan ile ilgili öykü, bu dediğime cuk oturan bir öykü. Kemerin dört köklü
ailesinden Mintaların kızı ve Muavin Muhittin. Hani "aşk tesadüfleri
sever" ama, şanssızlıkları ile birlikte.
--Düğün
için mobilya almaya giderken geçirilen bir kaza, beş dakika sonramız ile ilgili
bir güvencemizin olmadığını gösterir. Kişisel olarak her şey idare edilir de,
koca bir şehrin kaderi hem başkan hem de diğer yöneticiler açısından
tesadüflere bırakılamaz.
--Sayın
Başkanın sağlık sorunlarının tez geçmesini dilerim ama, bir gün bile makamından
ayrı kalması yönetim sorunu demektir.
--Bunun
sorun olmaması için sayın Başkan ve Başkanlık Makamınca gerekli planlama ve
önlemlerin alındığını düşünürüm.
--Bu
sürecin diğer bileşeni, ucu olan siyasi partiler ve siyasi fügürlerin de bir A,
B, C ve D Planlarının olmasından daha doğal bir şey olamaz. Olmaması doğru
değildir.
--Ama
Gazete, televizyon ve sanal ortama bakınca siyasiler tarafından bu süreç çok da
sağlıklı yürütülememiştir. Çıkan haberlerin doğru ya da yanlış olması ömeli
değil.
--Çok
özel zamanlarda duymuşsunuzdur, "KRİZ MASASI" oluşturuldu diye. Evet
böyle durumlarda "AYYUKA ÇIKARMADAN" bir kriz masasının kurulması
gerekir idi.
--Kamuoyuna
yansımayan bilgilerle hekimler ile görüşmeler yapılıp bu masa süreci idare
edebilirdi. Ama görünen o ki, ortada ne bir kriz ne de bir kriz masası var. Ha
bu arada böyle bir masanın olması gerektiğinden haberi, bilgisi olan var mı,
orasını bilemem.
--Eskiden
her şehrin AKİL ADAMLARI olurdu. Çok önemli bir sorun olduğunda, bilgilerine ve
akil adamlıklarına başvurulurdu. Sahiden özellikle CHP'de akil adam bıraktınız
mı hiç?
--Lütfen
laf ve iyi niyet ile peynir gemisi yürütmeden önce, bu süreçleri bilen, yöneten
birlerine akıl danışın isterseniz.
--Ha
bu arada, geçmişte Vali Ertuğrul Dokuzoğlu Demirel'in siyasi manevrası ile aday
olmasaydı, CHP'nin adayı karşısında seçilen kişi idi. Bugüne kadar, Bekir
Kumbul, Menderes Türel, Mustafa Akaydın ve de Muhittin Böcek ile ilgili siyasi
yaşamlarının bir zerresinde çok önemli rollerim olmuştur. Ankara'da bürokrasi
içindeyimdir ama, Antalya'yı da yakından ve derinden bilir, tanırım.
--Antalya
ve Antalyalılar bir an önce Başkanlarına sahip çıkmalı ve yaşanan sorun
süresince de, bir kriz masası oluşturulmalıdır. Bu işler böyle seçmene selam,
her bi şeyi en iyi ben bilirim ile gitmez.
--Benden
söylemesi.
--DOST
ACI SÖYLERMİŞŞŞŞŞŞŞŞ!.....