CHP
Antalya Milletvekili Aydın Özer on gün boyunca devam eden ve müdahale sürecinde
tartışmalara neden olan Manavgat yangını ile geride bıraktığı manzaraya ilişkin
şu değerlendirmelerde bulundu: “Öncelikle yangınları söndürme görevi olan,
yangınları nasıl söndürüleceğine dair kararları alan, yangınları söndürme
konusunda her türlü teknik donanım ve araçları sağlama sorumluluğu bulunan
Tarım ve Orman Bakanlığının ne kadar hazırlıksız olduğunu gördük. Yangının yayılmasına
ve devam etmesine yaşanan karmaşanın, sağlanamayan koordinasyonun büyük etkisi
olduğunu gördük. Neyse ki on günün sonunda yağan yağmurla soğutma çalışmaları
biraz daha hızlanmış oldu.
THK
yangın söndürme uçaklarının devre dışı bırakılması ve hükümetin yetersizlikleri
bir yana, yangından kısa süre önce Meclisten geçirilen orman arazilerinin
turizm yatırımcılarına açılabileceğine dair kanun akıllarda bazı soru işaretlerinin
oluşmasına neden oldu. İnsanların evleri, hayvanları, ekim alanları,
traktörleri yandı. 50 bin hektara yakın tarım alanı kullanılamaz hale geldi,
zeytinlikler kül oldu. İnsanlar evlerinden bir topluiğne bile çıkaramadı.”
EVLER BÖLGEYE UYGUN VE BEDELSİZ OLMALI
“Şimdi
yaraları sarma zamanı. Bir sosyal devlet ne yapmalıdır? Önce bu hükümet 'biz
yaptık oldu' anlayışını terk etmelidir. Yangın bölgesinde asıl muhatabı olması
gereken yerel yönetimleri devre dışı bırakarak kararlar almamalıdır.
Particiliği bırakmalı, belediyelerle ortak çalışma ve işbirliği içinde
insanların ihtiyaçlarını doğru ve kaliteli bir şekilde gidermelidir. Örneğin Oymapınar
barajı çevresinde evleriyle birlikte tarım işletmeleri de yanmış olanlar var.
Şimdi bunlara yıkım kararı başlayacak ve diyecekler ki su havzasından sizi
uzaklaştırıyoruz. Dolayısıyla insanlar ticari geleceklerinden de olacak. Eğer
yeni evler buradaki eski yerlerinde yapılmazsa, buradaki sosyal yaşam dokusu
dikkate alınarak karar alınmazsa TOKİ bir yerlere ev yapar, insanlar oraya
yerleşmez yine gelir buraya tarlalarının başına evini yapar.
Bu
nedenle hükümet şu anda kullandığı aklı terk etmek, buranın yerel
yönetimleriyle buranın sosyal dokusuna uygun ve bu yöre insanının geleneklerine
ve alıştığı yaşama uygun bir sistemi oluşturmak zorundadır. Ayrıca yapılacak
evler için her şeyini kaybetmiş bu insanlardan para istenmemelidir. Diğer
türlüsü vicdansızlık olur. Dünya kuraklığa doğru gidiyor, büyük iklim
değişiklikleri var. Bu nedenle yangınların yaşanma ihtimaline karşı hem ülke
yönetiminin, hem yerel yönetimlerin hazırlıklı olması gerekir.”
Akdeniz Gerçek Haber Merkezi