Makedon ordusunun Pers ordusunu yenmesine gelince: Pers ordusu ile Makedon ordusu İssos (bu da soslu) denilen yerde karşılaştılar. Savaşı Makedon ordusu kazandı, kazandı da, bilinmesi gereken çok önemli bir özellik var. İssos savaşını Makedon ordusundaki özel süvari birliği kazandı. Bu seçkin süvariler; at üstünde savaşan, ellerindeki uzun (yaklaşık 5 metre uzunlukta) mızraklarını çok ustaca kullanan, başka ordularda olmayan silah ve savaş taktiği ile saldıran gerçek savaşçılardı. Pers ordusunu yenen bu seçkin askerler; Pelasg Budununa (şu Yunanistan’ın asıl sahibi Turanik budun) mensup savaşçılar idi…

O çağda Ortadoğu sahipsiz bir durumdaydı. Tek güçlü devlet Perslerinkiydi, onlarda yenilmişlerdi. Mısır kendiliğinden haber göndererek (beklide kendileriyle savaşmak için gelmesin diye) Büyük! İskender’e bağlılıklarını bildirdiler. Babil tarafı ise tamamen sahipsiz durumdaydı ve halkın ileri gelenleri hemen teslim oldu…

Ordusuyla Hindistan tarafına hareket eden Büyük İskender, orada da büyük bir askeri güçle karşılaşmadı. Ayrıca oralarda yağmalanılacak, zorla alınacak bir şey de bulamadı. Hindistan halkı, fakirlikten de öte aç idi…

Bu arada Büyük! İskender’in, zenginliklerle dolu olduğu haberini aldığı Orta Asya’ya sefer yapmaya çalışması var. Bu amaçla Semerkant’a kadar gider. Gider de… Devamını ünlü Quintus Curtius’ tan okuyalım:

“İskender 328 lerde Semerkant civarında bir yere gelir ve Sakaların komutanı kendisini karşılar. Komutan kendisine şöyle der; -Buraya dost olarak geldiyseniz mesele yok, sizi ağırlamaktan şeref duyarız. Yok düşman olarak geldiyseniz, unutmayın ki biz sizinle Tuna’da hemhududuz.-”

Quintus Curtius’in “İskender” kitabından.

Türk komutanın bu tavrını iyi algılayan Büyük! İskender Orta Asya sevdasından vazgeçer.

“İskitler, Sakalar veya Divan-ı Lügati Türk’te, İskender’in karşılaştığı Chou’lar, hepsi aynı millet. Buradan da şuraya varıyoruz, demek ki M.Ö. 7 yy’da Zeki Velidi Togan’ın dediği gibi Macaristan ovalarından Çin sınırına kadar uzanan yekpare bir Türk İmparatorluğu var.”

Prof. Dr. Dursun Yıldırım

Hacettepe Üniv. Öğr. Üyesi

Türk Kültürünü Araştırma Ens. Başkanı

Bu uzunca serüvenden sonra Büyük! İskender Babil’e yerleşti. Her ne kadar Büyük! İskender’e Yeni Hellen tamgası vurulmuş ise de; o pek de Hellen gibi (Hellenistik) davranmıyordu. Köklü bir inancı ve bağlılığı da yoktu ki; tavır ve davranışlarıyla tam bir Pers diktatörü haline gelmişti. Örneğin Pers hükümdarı gibi giyinmeye başladı, Proskinesis (hükümdar karşısında yere kapanarak selamlama) uygulaması gibi Pers geleneklerini de benimsemişti ve uygulatıyordu!..

Onun Babil’deki yaşantısı bir devlet adamına yaraşır şekilde değildi. Kendisini zevk ve eğlenceye vermişti. Yine bir eğlence gecesinde rahatsızlanır ve 2-3 gün sonra 33 yaşındayken ölür (M.Ö. 323). Makedonya’dan çıkışından, Babil’de ölünceye kadar geçen zaman sadece 13 (onüç) yıl. Bu zaman dilimi insanlık tarihi göz önüne alındığında, derler ya ‘devede kulak’, bu süre devede bir kıl bile sayılmaz. Anadolu’dan geçip gittiği süre ise ‘yok’ sayılacak kadar az bir zamanı kapsar.

DEVAMI VAR