Makedonya Kralı II. Philip bir düğün sırasında öldürülünce (kimler ve niçin öldürdüler belli değil!) henüz 20 yaşında olan Aleksandır babasının yerine kral oldu. Aristo’nun yetiştirmesi olan bu genç kral, hemen büyük bir ordu hazırlama çalışmalarına başladı. Babasının kazandığı zaferlerle elde ettiği serveti de kullanarak çoğunluğu paralı askerlerden oluşan, o günün koşullarında çok büyük bir ordu hazırladı. Hedefi; doğuya uzun soluklu bir sefer yapmak, ülkeler fethetmek ve çok çok zengin olmaktı. Sözde asıl amacını ise şöyle açıklıyordu; doğuya yapacağı büyük seferle Persleri yenecek ve gittiği her yere yeni bir Hellen (kendisine öğretilenleri ve benimsediklerini Yeni Hellenizm şeklinde) anlayışını götürecekti... Kendince planlar yaptı. Artık, ‘Kral III. Aleksandır’, namı diğer ‘Büyük İskender’ diye anılacak olan genç kralın kafasını kurcalayan sorun, ele geçireceği ülkelerdeki halkın ileri gelenlerinin kendisine itaat etmelerini nasıl sağlayacaktı? Bu konuyu Hocası Aristo’ya mektupla şöyle sordu:

“Ele geçireceğim topraklardaki insanları tahakkümüm altında tutabilmek için toplumların ileri gelen kişilerine şu uygulamalardan hangisini yapmalıyım?”

1)Onları sürgüne mi göndereyim?

2)Hapse mi atayım?

3)Kılıçtan mı geçireyim?

Aristo’nun bu üç soruya, sırasıyla verdiği üç yanıtı aynen şöyledir:

1)Sürgünde toplanıp sana karşı baş kaldırırlar.

2)Hapishaneler militan yuvası olur, kontrolden çıkar.

3)Onlardan sonraki kuşak öç alma hırsıyla büyür, seni hedef alırlar.

Aristo çözüm olarak şu ünlü öğüdünü verir:

“İnsanlar arasına nifak/fitne tohumları ekeceksin, birbirleriyle savaşınca hakem olarak kendini kabul ettireceksin ancak anlaşmaya giden bütün yolları tıkayacaksın.”

Eskisiyle, yenisiyle (Hellen – Hellenistik) Hellen anlayışının, günümüzden 2300 yıl önceden, insanlığa nasıl bir fitne sokma yolunu gösterdiği açık değil mi? Daha da önemlisi; batılı dostlarımızın! Hellenleri neden kendilerinin kökü ve pirleri olarak gördükleri açıkça anlaşılmıyor mu?.. Her neyse, biz Makedonya Kralı III. Aleksandır / Büyük! İskender’in ünlü doğu seferini izleyelim.

Büyük! Aleksandır/İskender M.Ö. 334 yılında 35.000 (otuzbeşbin) savaşçıdan oluşan ordusuyla doğu seferine başladı. O çağda Anadolu’yu siyasi yönetimi altında tutan Pers İmparatorluğu ülkeyi Satraplıklara bölmüş (vilayet) ve her birine vali atayarak yönetmekteydi. Her satraplığın küçük bir askeri birliği vardı. Büyük! İskender Anadolu’ya girişte bunları yendi. Elbette yener; koskoca Makedonya ordusu, bir Pers valisinin muhafız birliği olan küçük bir garnizonun askerlerini yenemesin mi? Ama batılı tarihçiler (bu tarihçilerin elebaşlarının kimler olduğunu da yazı içinde göreceksiniz) Perslere karşı büyük bir zafer kazanmış gibi göstermekteler. Makedon ordusu, asıl Pers ordusuyla karşılaşılacak ve savaşılacak ama bu küçük çarpışmalar o savaş değil…