6331 Sayılı Yasa’nın kamusal bir anlayışla yeni bir düzenleme taleplerini iletmek için bugün Türk Tabipleri Birliği (TTB), Tük Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), Türk Diş Hekimleri Birliği, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) katılımıyla Türkiye genelinde eş zamanlı basın açıklaması yapıldı.  Antalya’da ise Genel Sağlık İş, DİSK, KESK, SES, Eğitim-İş Antalya Şubesi ve Birleşik Kamu-İş İl Başkanlığı, Antalya Tabip Odası’na destek verdi. “6331 sayılı İş Sağlığı Güvenliği Yasası, kamusal bir anlayışla yeniden ele alınarak değiştirilmelidir” diyen ve sağlıkçılar adına basın açıklamasını yapan Antalya Tabip Odası (ATO) Başkanı Prof. Dr. Taha Karaman, “İşçi sağlığı alanının taşeron örgütleri OSGB’ler kapatılmalıdır! Onuncu yılına gelindiğinde bu yasanın, kamu yararına olmadığı, işçinin sağlığını ve güvenliğini sağlayamadığı artık bütün yönleriyle ortaya çıkmıştır. 6331 Sayılı Yasa’dan vazgeçilmeli, İşçi sağlığı alanını taşeronlaştırarak piyasaya açan OSGB’ler kapatılmalıdır! İşyeri hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve diğer sağlık çalışanlarının özlük hakları, ücretleri, iş güvenceleri kamu tarafından güvence ve koruma altına alınmalıdır” diyerek taleplerini sıraladı.

 

“ÖLÜMLER AZALMADI”

    Başkan Taha Karaman, “AKP iktidarı yasanın hazırlanış sürecinde işçi sağlığı ile ilgili bütünlüklü, temel bir yasa hazırladıklarını yasanın ayrımsız tüm çalışanları kapsayacağını ve bu yasa ile iş kazalarının en aza indirileceğini ve meslek hastalıklarının görünür kılınacağını iddia ediyordu. Hazırlanacak yasayla ilgili tartışmalar sürerken, AKP iktidarı AB çerçeve direktifini esas alarak 6331 Sayılı Yasa’yı çıkarttı. Yasanın kabulünün üzerinden 10 yıl geçti. Bu sürede iş kazaları da, iş kazaları sonucu ölümler de azalmadı, meslek hastalıkları şimdi de tespit edilemiyor, kamu işyerlerinde yasanın birçok hükmü uygulanmıyor. Geçen bu süre içinde yasanın iktidarın iddialarını yerine getirmediği tüm toplum kesimleri tarafından görülmektedir. Aradan geçen on yıla rağmen, Yasa ve uygulamaları henüz oturmamıştır. Sürekli değişiklikler ve ertelemeler yapılmaktadır. AKP iktidarı hazırlamış olduğu yasanın arkasında durmadı ve denetlemedi. Bu kadar kısa sürede çalışma hayatı ile ilgili temel bir yasada çok sayıda değişiklik yapılması “yasama kalitesi” ilkesiyle bir diğer ifadeyle, öngörülebilirlik, izlenebilirlik ve şeffaflık ilkeleriyle de çelişmektedir” diye konuştu.

 

“TAŞERONLAŞTIRMA YASASI”

    “Yasayı iş sağlığı güvenliği yasası diye tanımlamak yerine, İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Taşeronlaştırma Yasası olarak tanımlamak daha doğru olacaktır” diyen Başkan Karaman, “Yasa ile işçi sağlığı ve güvenliği alanı, taşeronlaştırılmış, piyasa koşullarına terk edilmiş, işçi cinayetleri artarak devam etmiş, meslek hastalıkları görünmez bir kader olmaya devam etmiştir.  6331 Sayılı Yasa ile işçi sağlığı ve güvenliği alanı, OSGB adıyla pıtrak gibi kurulmuş irili ufaklı şirketlere bırakılmıştır. İşçi sağlığı ve güvenliği alanından kamu tamamen çekilmiş, denetleme görevini bile yürütememiş, caydırıcı cezalar uygulanmamıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın işçi sağlığı ve iş güvenliğine ilgisi alana ilişkin dijital evrak ve sözleşmelerin takibini yapmakla sınırlı kalmıştır” ifadesini kullandı.

 

2021’DE 2170 İŞ CİNAYETİ GERÇEKLEŞTİ

    “İşçi cinayetleri hız kesmiyor, meslek hastalıkları yok sayılıyor” diyen Karaman, şöyle konuştu: “Aradan on yıl geçti, işçi cinayetleri hız kesmeden devam ediyor. Meslek hastalıkları yine görünmezliğini sürdürüyor. 6331 Sayılı Yasa iş kazası ve meslek hastalıklarını önleyemediği gibi artmasına da engel olamamıştır. 2013 yılında İSİG meclisinin kayıtlarına göre 1235 işçimizi işçi cinayetlerinde kaybettik. Yıllar içinde işçi cinayetleri artamaya devam etti ve 2021 yılında 2170 işçimizi işçi cinayetlerinde kaybettik. 6331 Sayılı Yasa’nın çıktığı 2012 yılından bu yana, mahkemeler yoluyla kayda geçenleri bir yana bırakırsak, SGK kayıtlarına geçen meslek hastalığı tanısı sayılarında değişiklik yoktur. Hatırlanacağı gibi COVID 19 nedeniyle yitirdiğimiz 556 sağlık çalışanın, ölüm nedeninin, meslek hastalığı olarak kayıtlara geçmesinin önündeki engeller, 6331 Sayılı Yasa’nın meslek hastalıklarının tanısının konulmasını nasıl engellendiğini göstermesi açısından çok önemlidir.”

 

“KAMUSAL BİR SORUMLUK”

    “Sendikalaşmanın ve sendikal hakların kullanımının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır” diyen Karaman, “İşçilerin sağlığı ve güvenliği kamusal bir sorumluktur. Emek ve meslek örgütleri, üniversitelerin katılımı ile idari ve mali yönden bağımsız, ulusal bir işçi sağlığı güvenliği enstitüsü oluşturulmalıdır. Esnek ve kuralsız çalışmayı, geçici iş ilişkisini, taşeronlaştırmayı yasal hale getiren, kıdem tazminatlarını, sendikal hak ve yetkileri budayan işçi sağlığı ve iş güvenliğini işveren yükümlülüğü olarak görmeyen, örgütlülük önüne engeller koyan yasa ve diğer düzenlemeler iptal edilmelidir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Enstitüsünün oluşumundan sonra, konunun taraflarının katılımı ile İş Yasası ile İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası başta olmak üzere, tüm mevzuat ve denetim mekanizması insanı eksen alan anlayışla yeniden düzenlenmelidir” diyerek sözlerini tamamladı.

 

FADİME YİĞİT

Editör: TE Bilisim