“Vazgeçmiyoruz, oyalama değil, hakkımız olanı istiyoruz!” diyen Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, “Emeğimize, geleceğimize sahip çıkmaya hep birlikte devam ediyoruz. Sonuç alıncaya kadar devam edeceğiz. 26 Ocak - 4 Şubat arası hakkımız olanı almak için, tasarının meclise gelmesi için ‘Beyaz Nöbetteyiz!’ Yasal düzenlemeler yapılıp hakkımız verilmediği takdirde 8 Şubat’ta Beyaz G(ö)REV’deyiz!” dedi.

 

“YAŞAMAKTA ZORLANIYORUZ”

    “Emek bizim söz bizim hakkımız olanı alana kadar mücadeleye devam!” diyen Antalya Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Nursel Şahin, şunları aktardı: “Türkiye, bütün kaynaklarını yandaş holdinglere peşkeş çeken ekonomi politikalarının bedelini hayat pahalılığı, enflasyon, işsizlik, zamlar, TL’nin değer kaybı olarak ödüyor. Elektrik, doğalgaz, akaryakıt, bütün ihtiyaç maddelerine gelen zamlar, emeğiyle geçinen tüm toplum kesimleri gibi bizlerin de alım gücünü sürekli olarak düşürüyor ve ay sonunu zor getiriyoruz. Hayat standartlarımızı koruyabilmek için artık iki, üç işte çalışmak da yetmiyor. Her geçen gün daha yoksullaşıyor, daha çok borçlanıyor, yaşamakta zorlanıyoruz.”

 

“SAĞLIK “REFORMU” ÇÖKTÜ”

    “Yıllarca “Hastane kuyruklarını kaldırdık” diye siyasi propaganda yapanlar şimdilerde ise günlerce, haftalarca hastanelerden randevu bile alınamaması ile ilgili sessiz kalmaktadır. İktidarın medar-ı iftiharı Sağlık “Reformu” tam anlamıyla iflas etmiş Sağlık Bakanı da dâhil hiçbir iktidar mensubu bu konuyu ağzına dahi almamaktadır. Çöken sağlık sisteminin altında en çok ezilen ise biz hekimler ve sağlık emekçileri olduk. Mesleğimiz değersizleştirildi, emeğimiz ucuzlatıldı; kötü çalışma ortamlarında, ağır çalışma koşullarında düşük ücretlerle çalışmaya zorlandık. İktidarın “Reformu”nun tek kazananı “sağlığın patronları” olurken bizler özel hastanelerin güvencesiz, geleceksiz çalışan ucuz işçilerine dönüştürüldük.”

 

“ŞİDDET MEKÂNLARINA DÖNÜŞTÜ”

    “Yirmi yıldır uygulanan “Sağlık Reformu” sonrasında “Sağlıkta Şiddet”, artık günlük yaşamımızın bir parçası oldu. Kamu olsun, özel olsun hastaneler, ASM’ler, TSM’ler, aciller, poliklinikler, servisler, ameliyathane önleri birer şiddet mekânlarına dönüştü. Her gün saldırıya uğruyor; darp ediliyor, yaralanıyor, öldürülüyoruz. Sabah evimizden çıkarken akşam evimize sağ salim dönebilmenin endişesini yaşıyoruz. Her gün hiçbir dayanağı olmayan SABİM şikâyetlerine cevaplar yazmak zorunda bırakılıyor; liyakatsiz atanan yöneticilerin mobbingine uğruyor; komisyonların hukuksuz dayanaksız kararları ile mesleğimizden alıkonuluyoruz. Ağır çalışma koşulları, düşük ücretler, şiddet, mobbing, mesleki saygınlık kaybı mesleğimizi çekilmez hale getiriyor, genç meslektaşlarımız okullarını bitirir bitirmez yurtdışına gitmeye çalışıyor.”

 

ONLAR “BAŞARI HİKÂYESİ” ANLATIYOR, BİZ ÖLÜYORUZ

    “COVID-19 pandemisi iki yılı dolduruyor. Türkiye salgının bedelini en ağır ödeyen ülkelerden biri. Vaka sayıları itibarıyla dünyada yedinci sırada yer alıyor. Ölüm sayıları resmi rakamlara göre dahi 85 bini geçti, gerçekçi tahminlere göre 250 bine yakın insanımızı kaybettik.

    Salgının başlarında üç maskeyi dağıtmayı, aşıyı toplumla buluşturmayı yap(a)mayanlar;  toplum sağlığı için gerekli önlemleri almayanlar, şimdilerde ise bütün önlemleri kaldırdılar. Hemen her şey salgın öncesine dönmüş durumda. Sağlık Bakanı ise tüm sorumluluğu topluma yükledi, bütün bu yaşananların sorumlusu değilmiş gibi sadece tweet atıyor.

    Pandeminin başından beri “SALGIN”ı değil “ALGI”yı yönetmeyi tercih edenler hala “başarı hikâyesi” anlatıyorlar. Oysa biz ölüyoruz. Eksik, yanlış, tutarsız politikalar, alınmayan önlemler, yerine getirilmeyen tedbirler yüzünden ölüyoruz! Karanlığa karşı önlüğümüzün beyazına, özlük haklarımıza, halkın sağlık hakkına sahip çıkıyoruz.”

 

Akdeniz Gerçek Haber Merkezi

 

 

Editör: TE Bilisim