Milyonlarca öğrenci 1,5 yıl aradan sonra tekrar okullarına, üniversitelere dönüyor. Üniversite okumak için başka kentlere giden gençler elleri boş geri dönüyorlar memleketlerine. Aileler de çaresiz. Yurtlarda kontenjanlar çoktan doldu. Özel yurt ücretleri ise ateş pahası. Eve çıkma tercihini kullanmak isteyen öğrenciler için ise ortada ne ev var ne de olan evlerin astronomik kira bedelleri karşılanabilir durumda. Akdeniz Gerçek o gençlere kulak verdi…

 

‘BÖCEKLİ PANSİYONDA KALIYORUM’

    Çiftçi bir ailenin 2. çocuğu olan ve Şanlıurfa’dan Antalya’ya okumaya gelen Halil Kaya yaşadığı süreci şu sözlerle ifade ediyor: “17 Eylül 2021 tarihinde Antalya'ya geldim ve maddi durumum fazla elverişli olmadığı için ev bakmak için KYK başvurusunu bekledim. Kredi Yurtlar Kurumu yurdu çıkmayınca sitelerden emlakçılar ile konuştum, 1500'lük evlere 3500 isteyenler, hatta neredeyse köpek barınağını 1500'e verecek kadar gözünü karartan emlakçılar gördüm. Devletimiz de sokakta kalmamıza bile izin vermeyince aç kalacağımı bileceğim halde hamam böcekli pansiyonda kalıyorum.”

BARINAMADI, ÖĞRENCİLİĞİ BİTTİ!

    Ortalaması 4 üzerinden 3.6 olan, üstün başarılı bir Psikoloji Bölümü öğrencisi olan Mustafa Kemal Gürses ise eğitim sürecinin nasıl bittiğini şöyle aktarıyor: 

    “Geçmiş zamanda konuşuyorum, çünkü pandemi nedeniyle okulum uzadı. 4. Sınıfı yeniden okuyorum. Maceram yaz ortasında yurttan aranmam ile başlıyor. Memur, mevzuatın değiştiğini bu yüzden artık yurtta kalamayacağımı söyledi. Evsiz kalmıştım. Kırşehir küçük bir şehir ve ben zengin bir aileden değilim, anlaşılan başıma ne gibi bir bela aldığımın da farkında değilmişim. Antalya'da kalan bir arkadaşım bir süre, ki kendisi 2 aya kadar süre vermişti, kendisinde kalabileceğimi söyledi. Ama derler ya insan eti ağır olurmuş, 5 günde kavgalar, anlaşmazlıklar baş göstermeye başladı. 


    Yurttaki memur eşyalarımı almam için eylülün başlangıcını işaret etmişti. Eylül ayının başlarında ‘Olabildiğince acele gelip alın’ denilen eşyalarımı kapıda bekleye bekleye aldım. 2 aya kadar kalabileceğimi düşündüğüm evde geçirebileceğim zamanın 10 gün olduğunu öğrendim. 10 gün sonra kapı dışarı edilecektim… Başımı sokacak bir yer lazımdı ve hemen lazımdı, param da azdı, halen az ama bu da başka bir konu. Şu yaşıma geldim, daha telefonda 600 dakika konuştuğumu hatırlamam, daha doğrusu hatırlamazdım.”


‘SENELİK 36 BİN LİRA İSTEDİ’

    Gürses şöyle devam ediyor: 

    “Neyse, ev arıyorum ya, Facebook gruplarından başladım işe. Nihayetinde sahibinden bulmak istiyorum, emlakçı komisyon alacak, depozito alacak, kim bilir kaç kirayı önden alacak... İnternette nerede ne kadar ‘Öğrenciye Kiralık’ kelimelerini görsem tıklıyorum. Mesajlar atıyorum, çoğu dolmuş, eski ilanmış da kaldırılmamış. Fiyat için aradıklarım akıl almaz rakamlar veriyor. 4 kişilik odada kalıp 1250 lira vermek... 2 kişilik oda için 1600 lira... Tek kişilikler 2.000 ve üstü... 


    Bu cümleler bana çok yeni, bir o kadar da akıldışı ve vicdansız geliyordu. Hele birisi (adında Elit yazdığı için başta aramasam da seçeneklerim tükenince ‘Arayayım’ dedim) yanlış hatırlamıyorsam senelik 36.000 Lira istiyordu! Öğrenci apartları bitince, ev arkadaşı arayanlardan da umudu kesince artık her türden kiralık ilanına bakar oldum. Burada devreye oteller girdi. 


    Elbette lüks otellerden bahsetmiyorum. Güneş görmez, birisinde pencere bile yoktu. Fiyatları aylık 1200 lira ikisinin de pazarlıkla haziranın ilk günü çıkmak şartıyla, ne erken ne geç, 1000 Lira’ya indirmiştim birisini. Bu fiyatlar elbette yemeksiz. Mutfak olmadığı için de Allah'ın her günü dışarıdan yemek yemek gerekiyordu. Eski bir bisikletim var, bit pazarından almıştım, benim için biraz küçük, sürerken yoruyor yani beni. Onunla sokakları pedallıyorum. O kadar sene Antalya'dayım, bu kadar yol gitmedim. Her kiralık yazısını aradım.”


‘DOKUMA EL, AHATLI CAN YAKIYOR’

    “Dokuma, Memurevleri... Fiyatlar el yakıyor. Şafak, Ahatlı... Can yakıyor. Kültür'deki kiraları duyunca ‘Canımı almasalar bari’ dedim. Ünsal'a kadar sora sora gittim güneşin ağzında. ‘AdıLazımDeğilYapı’ şirketi oraya çökmüş, evet, aynen karabasan gibi çökmüş. Genelde ailelerin oturduğu, üniversiteye uzak mahallelerde evine göre fiyatlar görece ucuz olsa da öğrenci için gene de pahalı. 


    1800'ler, 2000'ler havada uçuşuyor. Dedim artık ev değil, çadır bakayım. Son bir umut, son sorduğum kişi beni bir emlakçıya yönlendirdi. Emlakçıya giderken parktaki yaşlı amcaya yol sordum, dert de yandım kiralardan. Konuşmaya başladık, orada yanımızda oturup sohbete katılan teyzenin yeğeni ile kalıyorum şimdi. Sözün özü; ya sırtınızdan omuz verenler, ensesi ayı gibi kalın bir dayınız olmalı ya da şansınız olmalı. Ağzını açtıklarında ‘Gençler bizim geleceğimizdir’ denilen memlekette yaşıyoruz ne de olsa!”


AKP’DEN ÖĞRENCİYE GÖÇEBE HAYAT FIRSATI

    Onur Durmuş, Akdeniz Üniversitesi öğrencisi. Pandemi sonrası üniversiteye dönünce ev arama sürecine girdi. Karşılaştığı tablo ise tamamı ile dehşet verici. Onur süreci şöyle değerlendiriyor: 

    “1+0 bir insanın yaşama koşullarının imkansız olduğu yerlere 1500 Lira kira bedeli isteniyor ve bu söylenen tutar minimum. İlandan görüp emlakçıya 1000 Lira’ya ilanda gördüğümüz ev için aramıştık diye söylenince maalesef ki kiralandı diye dönüş yapıyor. Neden hâlâ ilanda diye sorunca unuttuk kaldırmayı diye cevap veriyor. Ertesi gün baktığınızda ilan hala aynı şekilde duruyor. 


    Ya da size o ilandaki ev yerine daha pahalı seçenekler sunuyorlar. Bırakın ev bulmayı aramak bile sıkıntı olmaya başladı, bu gidişle sanırım Akdeniz Üniversitesi’ne kamp kurup obalar şeklinde yaşayacağız. Eğer hedef buysa bunun gerçekleşmesi adına yeterince uğraş veriyorlar.”


Özgür Cem Boynueğri

Editör: TE Bilisim