Yeditepe Üniversitesi İç Mimarlık mezunu olan tasarımcı ve ebru sanatçısı Sinem Tosunoğlu Akçep katıldığı yarışmalardan elde ettiği başarıları Akdeniz Gerçek Gazetesi’ne anlattı. Akçep, “2008 yılında İtalya Milano’dan endüstriyel tasarım bursu aldım. Onun dışında üniversite hayatım boyunca birçok yarışmaya katıldım. Şu anda Erdemir Çelik Müzesi’nde ahtapot şeklinde yemek kaşıklarından yaptığım bir tasarım müzede sergileniyor. Aslında müze plastik sanatçılara yönelikmiş ama yaptığım form çok hoşlarına gittiği için beni alan dışı bırakmak istemediler” dedi.

 

“DERECELER ALDIM”

Sinem Tosunoğlu Akçep, 2010 yılında Antalya'ya geldiğini ve burada kendisi gibi mimar olan ağabeyiyle çalıştığını belirtti. Daha sonra Antalya serbest bölgede takı tasarımı ile ilgili bir ofiste çalıştığını dile getiren Tosunoğlu Akçep, “Umduğumu bulamadığım için bu işi bıraktım” dedi. 2015 Yılında Antalya Ticaret Odası’nın “Kadın Girişimcilerde Fark Yaratanlar” konulu yarışmalarında dereceler aldığını aktaran Tosunoğlu Akçep, “Bir tane sosyal proje ödülüm var. 2 tane vitrin tasarımı birinciliğim var. Bunların dışında iki tane birinciliğim ve bir de üçüncülüğüm var. En son Amerika'daki yarışmaya katılmadan önce de 2020 Dubai Expo fuarı için 189 ülke arasında bir yarışmaya katıldım. Bir saat firmasına aitti. Türkiye'yi temsilen gönderdim. Yalnız şöyle bir sıkıntımız oldu Türkiye ile Dubai arasında bir takım problemler olduğundan dolayı biz ülke seremonilerine katılamadığımız için seçilmeme rağmen ilan edemediler” bilgisini verdi.

 

“TEK TÜRK’TÜM”

“Onun dışında ünlü bir firmanın Ultra Buzz marka ayakkabısı için Londra ile ilgili bir afiş gönderdim” diyen Tosunoğlu Akçep, “350 katılımcının içinde olan tek Türk'tüm. Şimdi yeni tasarımlar yapıp yurt dışına açılacağım. Öyle bir hedefim vardı her zaman için. En sonunda Amerika'da PYOC markası için desen tasarımı yarışmasında ilk üçe kaldım. Ürünlerim New York merkezli satılacak ve onlardan bir gelir elde edilecek” dedi.

 

“POPÜLERLİĞE BAKILIYOR”

Sanat alanında, sanatçı bir kadın olarak ülkede yaşadığı zorluk olup olmadığı konusuna da değinen Tosunoğlu Akçep, “Biz de aslında tasarım alanında kadın erkekten ziyade ne kadar popüler olduğunuza bakılıyor. Bu çok yanlış bir bakış açısı. Çünkü herkesin tasarıma olan bakış açısı farklıdır.  Bu tasarımı böyle yapsak bu çok güzel olur dediğim ürünlerin hepsi şu anda piyasalarda var. Yani bu ne kadar öngörülü olduğunuza bağlı olan bir şey. Yalnız Türkiye'de en büyük sorun yurt dışında pek görmüyorsunuz çok popüler olmanızı istiyorlar. Popüler biriyseniz sizinle işbirliği yapıyorlar. Hâlbuki herkesin hayata bakış açısı farklı. Herkes bir değil. Birilerine fırsatı verirseniz en doğru noktaya gelirsiniz. Türkiye’de gazetelerde televizyonlarda yer almak ya da sosyal medyadaki takipçi sayınızın fazla olması o kişinin popüler olduğunu sanki çok şeyler kattığını göstergesiymiş gibi algılanıyor. Halbuki öyle bir şey yok” şeklinde konuştu.

 



“ÇALIŞMALARIMI GERİ GÖNDERDİLER”

Dünyaca ünlü saat firmasına bir Türk olarak projelerimi gönderdiğimde bana “Tasarımlarını online ya da hard disk kopya olarak da gönderebilirsin” dediler. Çok özenerek tasarımlarımı, projelerimi Basel’e yani ana merkeze kargoyla gönderdim. Ancak onlar, o seneki pazarlama stratejilerine uygun değil deyip bana çalışmalarımı geri gönderdiler. Tasarımlarımı yolladıklarına ilk başta çok üzülmüştüm ama sonra çok değer verdiğim bir hocam dedi ki ‘Türkiye'de kaç kişi bu firmaya çalışma gönderdi ki. Sen niye üzülüyorsun değer vermişler ve çalışmalarını geri göndermişler çöpe de atabilirlerdi’ dedi. Daha sonra bu sözü çok doğru ve haklı buldum” ifadesini kullandı.

 

TEK SIKINTI BAKIŞ AÇISI”

Ülkedeki tek sıkıntının bakış açısının hiçbir alanda değişmemesi olduğunu söyleyen Tosunoğlu Akçep, “Mesela ünlü bir markanın ayakkabı tasarımcısı bir Türk’tür. Türklerin aslında çok fazla değerli olduğu noktalar var. Yani bizler aslında çok iyi yerlere geliyoruz” dedi.

 

“CEVHER ÇOCUKLAR VAR”

Perge Antik Tiyatro’nun orada bir imam hatip okuluna gittiklerini anlatan Tosunoğlu Akçep, “Bizi okula davet ettiler. Burada tecrübe konuşması yaptık. Orada çok cevher çocuklar vardı. 12 yaş aralığı bir sınıfa girdik konuştuk. Dedim ki çocuklara kendi kaderinizi, kendiniz değiştirebilirsiniz. Bir tanesi kalktı dedi ki ‘Ben tıp mühendisi olmak istiyorum. Bu konudaki fikriniz nedir?’ diye sorduğunda Canan Dağdeviren'e yönlendirdim. Yani insanları doğru yerlere yönlendirmemiz lazım. Çok cevher çocuklar var ama fırsat verilmiyor” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Songül Başkaya







 

 

 

Editör: TE Bilisim