Yaklaşık 6-7 yıldır eşine yardım eden Azra Durmaz, işlerinin zor olduğunu fakat zevkle yaptıklarını söyledi. Kurban Bayramı'ndan 2 ay önce yaşanan yoğunluğa gece gündüz çalışmalarına rağmen yetişmekte zorlanan aile, sadece sipariş üzerine çalışıyor. Annesi, kayınvalidesi ve kendisinin eşine yardım ederek siparişleri yetiştirmeye çalıştıklarını söyleyen Durmaz, "Gecemiz gündüzümüz yok diyebilirim o derece zor işimiz. Fakat aile içerisinde yaptıkça konuşa konuşa, sohbetle işimizi eğlenceli hale dönüştürüyoruz açıkçası. Gerçekten zor olan işimizi zevkle yapıyoruz. Bu yorgunluk, yaptığımız bıçakların, insanların görüp beğenmesi, sipariş vermesi, bıçaklar hakkında yapılan yorumları bizi daha çok motive ediyor. Bu şekilde ailecek çalışmaya devam ediyoruz. Özellikle annemle bu işi yapmak muhteşem bir duygu. İşimiz gerçekten çok zor. Her kadının yapmak isteyeceği ya da cesaret edebileceği bir iş değil ama hep birlikte olunca hem annem hem kayınvalidem, eşimle ailecek olunca gerçekten zorluğunu geçip, aldığımız zevk üzerine yoğunlaşıyoruz.  Bizim için yani günlük aktivite gibi bir şey. Bizim için yani sinemaya gitmek gibi lunaparka gitmek gibi bizi motive ediyor" diye konuştu. 

  Yapılan işin ata mesleği ve el emeği göz nuru olduğunu belirten kayınvalide Ümmü Durmaz ise ata mesleği olan bıçakçılığı kayınpederinden öğrendiğini sonra eşi ve büyük oğlunun yapmaya başladığını belirterek, "Sipariş üzerine çalışıyoruz ama bayram öncesi sürekli kurban bıçağı hazırladığımız için daha da fazla çalışıyoruz. Bağda bahçede çalışmaktan daha da zor. El emeği göz nuru yapması çok zor kolay bir şey değil. Çok pahalı gelebilir ama aslında pahalı değil. Bir sürü masrafı ve emeği var. Kolay bir şey değil" diye konuştu. 

  Bıçak imalatçısı Hüseyin Durmaz ise, ata mesleği orijinal Serik bıçakları imalatına yaklaşık 100-150 yıl önce dedesinin başladığını belirterek, "Gütmüş olduğu hayvanların boynuzlarından bıçak yapmaya başlıyor. Sonrasında babam öğreniyor ve diğer yakın çevremiz öğreniyor. Babam 2012 yılında rahmetli oldu. Fakat ben ata mesleğimizi devam ettiriyorum" dedi. 

  Günümüzde teknoloji geliştikçe lazer plazma kesim ve pres baskı bıçakların çoğaldığını, bu sebeple seri üretim yapan firmaların da  arttığını söyleyen Hüseyin Durmaz, "El yapımı bıçak imal eden çok kimse kalmadı. Bu sebeple orijinal yapımı ürün hatta kültürel bir ürün yapmış olduğum için çok yoğun aşırı bir talep var. Hatta eşim, annem hatta kayınvalidem bile yardımcı oluyorlar. Serik bıçaklarının çelikleri ham geliyor. Bundan yaklaşık 15 yıl öncesine kadar kara çelik dediğimiz paslanan çeliklerden Serik bıçağı yapılırdı. Fakat onunla eş değer sağlamlıkta olan paslanmaz çelikler, hijyen kuralları daha üst seviyede segmentte olduğu için paslanmaz çelikleri kullanıyoruz. Çeliğimizin makasla kesilmesi sonrasında dövülmesi, dinamoda çarkta tipinin verilmesi, elde yine gömme işlemi olarak yüzeyde markalamanın ve motiflerin işlenmesi gibi işlemlerin yanında bazı müşterilerin kendi isimlerini çelik üzerine işliyoruz. En son Antalya'mızda bulunan kızıl çam kömürlerinin içerisinde ocakta, elde körükte sulama işlemi yani ısıtma işlemini gerçekleştiriyoruz. Çeliğimiz sertliğini kazanıyor. Öncesinde bir yıl önce satın aldığımız boynuzların bir yıl kadar kuruma aşaması var. Sonrasında kurumuş olan boynuzları, kızıl çam üzerinde ısıtıyoruz. Yumuşaklığa kavuşan boynuzları mengene içerisinde kesiyoruz ve soğumaya bırakıyoruz. Daha sonra bıçağımızın sapı şeklinde tipini almış oluyor" şeklinde konuştu. 

İHA                                         

Editör: TE Bilisim