Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik, koronavirüs vakalarının
artmasıyla yüzyıllardır alışkanlık halinde uygulanan tokalaşma ve sarılma gibi
davranışların yok olmaya başladığını söyledi. Koronavirüs gibi birçok salgın
hastalığın el yoluyla bulaşabileceğini hatırlatan Prof. Dr. Çevik, tokalaşma
alışkanlığının Antik Çağ'a kadar uzandığını anlattı. Binlerce yıl önce sözün
olmadığı zamanlarda en çok vücut diliyle anlaşıldığını belirten Prof. Dr.
Nevzat Çevik, insanların birbirine sevgilerini, dostluklarını, barışlarını bu
şekilde gösterdiğini aktardı. Eski dönemlerde en çok göz ve el hareketlerinin
kullanıldığını anlatan Prof. Dr. Çevik, vücut ve el temasının, sevgi ve
dostluğun en ileri göstergesi olduğunu söyledi.
İNSANLAR NEDEN TOKALAŞIR?
Prof. Dr. Nevzat Çevik, her ulusun kendi gelenekleri
doğrultusunda tokalaştığını anlatarak, şunları söyledi: "2 veya 3
kere öperek, alından, yanağından ya da dudağından öperek, geniş yelpazede
insanlar binlerce yıldır dokunarak birbiriyle selamlaşıp sevgilerini göstermeye
çalışmışlardır. Bu aynı zamanda bir barış göstergesi olmuştur. Çünkü elini size
uzatıp tokalaşan birinin elinde silah olma ihtimali yoktur. Dolayısıyla barışın
da iyi bir ifadesi olarak antik kaynaklarda ve arkeolojik belgelerde kendini
göstermektedir. Taşlar, sterler, seramik ve pek çok ürün üzerinde tokalaşma
sahnelerini görmekteyiz. Bunların en bilineni Nemrut Dağı'ndaki Arsemia'daki
Kral Antiochos ile Herakles'in tokalaşma sahnesidir. Deksiosis dediğimiz bu
sahnede aslında tokalaşan bir kral ve tanrıdan öte, doğu ve batı kültürlerinin
anlaşarak kaynaşmasını ve barış içinde bir arada olmalarını gösteren simgesel
bir kabartma olarak bilinir."
TOKALAŞMA KÜLTÜRÜ SALGIN HASTALIKLARLA DEĞİŞİYOR
Günümüzdeki tokalaşmanın sevgi gösterisi olduğunu belirten
Prof. Dr. Nevzat Çevik, "Elin üzerinde mikrobun var olduğu
tespit edildikten sonra tokalaşma biçim değiştirmiştir. Bugün yaşadığımız
koronavirüs dünyasında artık insanların birbiriyle tokalaşmadığını,
öpüşmediğini ve sarılmadığını görüyoruz. Çünkü insanlar kendilerini olası virüslerden
korumaya çalışıyor. Dolayısıyla salgın hastalıkların kültürel değişimde ne
kadar etkili olduğunu görmekteyiz. Binlerce yıl bile değiştiremeyeceğiniz
kültürel geleneklerin, bir anda salgınla yok olduğunu görüyoruz. Yaşlılara
karşı tavırlarımız, tokalaşma, sarılma adetlerimizin tamamının bir salgınla
birlikte ne yazık ki yok olduğunu gördük. Salgın bittikten sonra bunun kültürel
kalıcılığının ne kadar olduğunu zaman bize gösterecek. Belki de bu
alışkanlıklar salgın bittikten sonra da hijyen açısından devam edecek biz
kültürün bir kez daha değiştiğini göreceğiz."DHA