Antalya Barosu yönetim kurulu ve avukatlar, yeni adli yılın başlaması nedeniyle Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk sunarak saygı duruşunda bulundu. Antalya Barosu,  Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen açılış törenine katılmayan 42 meslek örgütü arasında yer aldı. Yeni adli yıl için düzenlenen törende konuşan Baro Başkanı Polat Balkan, Beştepe’deki açılış törenine katılmadıkları için kendilerine ’tuzu kurular’ eleştirisinde bulunan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’na göndermede bulunarak, “Tuzumuz kuru olmasa da, tuzu kokmuşlara inat, mesleğimizin onuru ve saygınlığı için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Adaleti, demokrasiyi ve hukuk devletini savunan avukat, savcı, yargıç meslektaşlarımızın ve bütün adalet emekçilerimizin yeni adli yılı adil ve kutlu olsun” dedi.

SITMAYA RAZI OLMAYACAĞIZ

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun AKP iktidarı tarafından hazırlanan Adalet Reformu’na övgüler düzdüğünü vurgulayan Polat Balkan, şunları söyledi:  “Yeni adli yıla, giderek yoğunlaşan  sorunların yanında, Yargı Reformu Stratejisi 2019 Belgesi tartışmalarıyla giriyoruz. Adalet, çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü demokrasi, hukuk devleti, savunmanın yargı içindeki statüsü, savunma hakkının etkin kullanımı, gerçek bir yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konularında bir fikri ve vizyonu olmayan, sözgelimi yürütmenin yargı üzerindeki tahakkümünden, HSK’nın yapısından rahatsız olunmadığı gibi, adalete erişim ve savunma hakkının etkin kullanılması ile ilgili hiçbir planı ve tasarımı da olmayan bu belge, tıpkı 2009 ve 2015 Strateji Belgeleri gibi hiçbir soruna ciddi ve kalıcı bir çözüm üretmeyecektir. Uygulamaya dönük sıradan değişikliklerin, tarihsel birikim ve içeriğinden koparılıp, Reform (Yenilik) olarak sunulmasına aldanmayacağız, sıtmaya razı olmayacağız”

HUKUK DEVLETİNDEN UZAKLAŞTIK

Polat Balkan,  yazılı açıklamada,ş u görüşlere yer verdi: “Hukuk devletinden fersah fersah uzaklaşıldığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin şeklen bile umursanmadığı, yargının bağımsız ve tarafsızmış gibi bile davranamadığı, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden ve yurttaşların hak arama özgürlüğünün temsilcisi olan avukatların adliyelere aranarak girebildikleri, müvekkillerine/müvekkil adaylarına ilişkin bilgi edinmekte, sorgu yapmakta bile çeşitli engellerle karşılaştıkları kısıtlı alan uygulamasının "avukatlara kısıtlı alan/avukatlardan arındırılmış bölge" olarak uygulandığı, hiçbir çağdaş, demokratik hukuk devletinde düşünülemeyecek ve kabul edilemeyecek gerekçelerle cezaevlerine konulduğu, katledildiği, intihara sürüklendiği, işkence gördüğü (işkencecilerin soruşturul(a)madığı), ekonomik ve mesleki sorunlarına hiçbir ciddi ve kalıcı çözüm üretilmediği, akademisyenlerin, aydınların, gazetecilerin, yazarların ve yurttaşların A.İ.H.M. ve yüksek mahkeme kararlarına karşın, adil yargılanma haklarının ihlal edildiği, yargılandığı ve cezaevlerinde konulduğu, çocukların cezaevlerinde büyümek zorunda bırakıldığı, çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin önlenemediği gibi, bu konularda hiçbir politika üretilmediği, çevremizin ve doğamızın talan edildiği, yağmalandığı, kültürel ve tarihi eserlerimizin imha edildiği, YSK eliyle demokrasiye darbe yapıldığı, kayyum atama pratikleri ile halkın seçme ve seçilme hakkının, iradesinin yok sayıldığı bir adli yılı geride bıraktık. ”(Haber Merkezi)

 

 

 

 

 

Editör: TE Bilisim