TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim
Kurulu tarafından yapılan açıklamada
aradan geçen bunca yıla rağmen, ülkemizde deprem, sel, taşkın, heyelan ve kaya
düşmesi gibi doğa olaylarının insan eliyle hala afete dönüşmeye devam etiği
belirtildi. Başta deprem olmak üzere doğa olaylarının afete dönüşmemesi için
yapılması gerekenlerin en başında afet zararlarını azaltıcı ve önleyici yasal
düzenlemelerin bilimsel, teknik normlara ve uluslararası standartlara uygun
olarak yapılması gerektiğini hatırlatılarak, şöyle denildi: “Bütün bu
gerçeklerin bilinmesine karşın, geçtiğimiz yıl çıkarılan ve başvuruları devam
eden imar affı düzenlemesi, yine son aylarda birbiri ardı sıra, akla ve mantığa
uymayan yönetmeliklerin çıkarılmış olması zarar azaltma ve önleme anlayışının
iş bilmezler eliyle terk edilmiş olduğunu bir kez daha göstermiştir.”
DEPREM
AFETE DÖNÜŞMESİN
“Jeoloji Mühendisleri Odası olarak, bir
doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmemesinin ve dolayısıyla deprem
zararlarının azaltılmasının mümkün olduğunu bir kez daha belirtiyor ve; doğa
kaynaklı bir olayı afete dönüştüren en önemli etmenlerden biri olan yapının
oturduğu zeminlerin jeolojik ve jeoteknik özelliklerinin belirlenmesi ve
değerlendirilmesinin ancak jeoloji mühendisleri tarafından yerine
getirilebileceğini ifade ediyor ve yapı üretimi ve denetimi süreçlerinin zemin
ve temel etüdü, mimari, statik, elektrik, makine, peyzaj gibi tüm etüt ve
projelerin 3194 sayılı yasada belirtildiği şekilde ayrı ayrı ilgili meslek
disiplini tarafından yerine getirilmesinin uygulamada sağlanması gerektiğini
bir kez daha vurguluyoruz.”
“YASAL
KILIF” HAZIRLANDI
“İmar Barışı adı altında topluma sunulan
kaçak yapılaşma affı ile denetimsiz, yeterli mühendislik hizmeti almamış
yapılar da yasal hale getirilmiş, bugüne kadar sınırlı da olsa deprem güvenliği
için atılmış olan tüm adımlar boşa çıkartılmıştır. Bu yasal kılıf, ülkede inşa
edilmiş bulunan yapıları depreme karşı güvenlikli hale getirmeyecek, tam aksine
doğa olaylarının afete dönüşerek pek çok insanın hayatını kaybetmesinin zemini
hazırlanmış olacaktır. Karadeniz bölgesinde son günlerde yağan yağmur sonucu
meydana gelen taşkınlarda, dere yatakları içine yapılmış ve imar affına sokulan
çok sayıdaki kaçak yapının yıkılmış olması, can ve mal kayıplarının olması
bunun açık göstergelerinden biridir. Benzer durum Denizli- Bozkurt’a da yaşanan
depremde de karşımıza çıkmış ve imar affından yararlanan bazı yapılar hasar
görmüştür.”
YIKICI
DEPREM UYARISI
“Bütün bu olumsuzluklar, başta depremini
bekleyen İstanbul olmak üzere deprem tehlikesi altındaki bütün kentlerimizi,
depreme de deprem sonrasına da daha hazırlıksız ve güvensiz hale getirecektir.
Diğer taraftan, bütün dikkatler sonuçları
çok daha büyük olacak olası bir İstanbul depremine haklı olarak odaklanmışken;
toplam uzunluğu 600 kilometre olan ve etkili olduğu bölgede 11 ilimiz ve
barajlarımızın bulunan, uzun süredir sessizliğini koruyan ve enerji biriktiren
ve geçmişte çok sayıda yıkıcı depreme kaynaklık etmiş, yakın gelecekte de
yıkıcı depremlere kaynaklık etmesi kaçınılmaz olan Doğu Anadolu Fay Zonu’da
gözlerden uzak tutulmamalıdır. Ülkemizde, jeolojik yapısı nedeniyle, her zaman
yıkıcı depremlerin yaşanabileceği gerçeğinden hareketle, ranta ve kaderciliğe
teslim edilmiş anlayışla değil; insana, akla, bilime ve mühendisliğe önem veren
politik tercih ve uygulamalar ile başta deprem olmak üzere afetlere karşı daha
güvenli bir hale gelecektir.” Kubilay
ELDEMİRCİ