TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası(ZMO) Yönetim Kurulu
Başkanı Özden Güngör, 1946 yılında kurulan Uluslararası Tarım Üreticileri
Federasyonu'nun (IFAB) kuruluş günü olan 14 Mayıs günü tüm dünyada “Dünya
Çiftçiler Günü” olarak kutlandığını ancak çiftçilerin her geçen gün artan
sorunları nedeniyle günlerini buruk kutladığını söyledi.
ARTIK KAR EDEMİYOR
Güngör, şöyle konuştu: “Ülkemizin tarımsal üretiminde
yaşanan sorunlara çözüm bulunmadan, bunlara her geçen gün yenilerinin
eklenmesi, sorunları ithalatçı politikalarla çözmeye yönelik kolaycı yaklaşımların
hız kesmeden devam etmesi, girdi fiyatlarının yüksekliği nedeni ile kar
edemeyen çiftçilerimizin üretmekten vaz geçmesi son yıllarda gündemin
değişmeyen konuları haline geldi. Son on beş yılda Belçika kadar tarım arazimiz
bu nedenle boş kaldığı gibi, var olan tarım alanlarının amaç dışı kullanımına
yönelik girişimler ise hız kesmeden devam ediyor. Tarım arazilerinin,
meraların, zeytinliklerin amaç dışı kullanımına yönelik istisnalara yer veren
yasa teklifleri Meclis gündeminden eksik olmuyor. Çiftçinin tarım
desteklerinden yararlanabilmesi için Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olması
gerekiyor. Ancak, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre ÇKS’ye kayıtlı
çiftçi sayısı 2003 yılında 2,8 milyon iken, 2010 yılında 2,3 milyona ve 2017
yılında 2,1 milyona geriledi. Diğer bir deyişle, bu süre zarfında yaklaşık 700
bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almaktan vazgeçti.”
YETERLİ DESTEK
ALAMIYOR
“2006 yılında çıkan Tarım Kanunu ile tarımsal
desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin yüzde 1’inden az
olamayacağı hükmü getirilmiş olmasına rağmen, bu destek bugüne kadar bu
miktarın yarısı düzeyinde gerçekleşti. Yeterli tarımsal destek alamayan
çiftçilerimiz bunun sonucu olarak banka kredilerine yönelmek durumunda kaldı.
2018 yılında tarıma sundukları kredinin yüzde 71’ini kamu bankaları, yüzde 19’unu
yabancı bankalar, yüzde 10’unu yerli özel bankalar sağlamasına karşın, icra
takibine düşen kredi miktarı kamu bankalarında yüzde 37, yabancı bankalarda yüzde
33 ve yerli özel bankalarda yüzde 30 oldu. Yerli özel ve yabancı bankalardan
kredi kullanan çiftçiler daha büyük bir mağduriyet yaşadı.”
MALİYETLER BİTİRDİ
Çiftçinin alım gücünün, elde ettiği gelirin enflasyonun
oldukça altında kalması nedeniyle gerilediğini hatırlatan Güngör, “Yıllık enflasyonun
oldukça üzerinde gerçekleşen döviz kurundaki artış tarımsal üretimi de olumsuz
yönde etkiledi. Tarımsal üretimde kullanılan girdilerden mazotta neredeyse
tamamen, tarım ilacı ve gübrede çok büyük oranda, özellikle sera tohumlarında
önemli düzeyde yurtdışına bağımlı olunması nedeniyle döviz fiyatındaki en ufak
bir artış çiftçinin üretim maliyetini önemli ölçüde artırmaktadır. Gübre
fiyatlarındaki hızlı artış çiftçinin gübre kullanımını azalttı. 2017 yılında
yaklaşık 5,4 milyon ton olan gübre ithalatı 2018 yılında 4,3 milyon tona
geriledi. Tarımdaki kriz makine gücünü de yakından etkiledi. Yıllar itibarıyla
sürekli artış gösteren traktör üretimi döviz kurundaki artışa ve çiftçinin alım
gücündeki gerilemeye paralel olarak, 2017 yılında 72 bin iken, 2018 yılında 48
bine düştü. Açıkçası çiftçinin durumu hiç iyi değil. Çiftçi kan ağlıyor desek
yeridir” dedi.
EN BÜYÜK SORUN
PAZARLAMA
Üretim maliyetleri son derece yüksek olan ve finansal
kriz içinde bulunan çiftçinin 2018 yılında en büyük problemlerinden birinin,
hemen her yıl aynı şekilde yaşadığı pazarlama kanallarındaki sorunlar olduğunu
vurgulayan Güngör, şöyle devam etti: “Önemli ürünler bazında çiftçinin eline
geçen fiyat kimi ürünlerde enflasyonun altında kalırken, kimi ürünlerde ise
geçen yılki fiyatları dahi yakalayamadı. Ortalama satış fiyatı bir önceki yıla
göre buğdayda yüzde 5,5, mısırda yüzde 13,5, kuru fasulyede yüzde 13,1,
ayçiçeğinde yüzde 10,9, şeker pancarında yüzde 5,3, tütünde yüzde 14,6, pamukta
yüzde 13,3 artarken yüzde 20,3’lük enflasyonun oldukça gerisinde kaldı. Nohutta
yüzde 10,9, kırmızı mercimekte yüzde 6,2 ve yeşil mercimekte ise yüzde 11,7
geriledi. Bir önceki yıl para etmeyen patateste yüzde 38,9 ve kuru soğanda ise yüzde
71,2 artış oldu.”
EMEĞİNİN KARŞILIĞI
YOK!
“Üretmeye çalıştıkça borcu artan, emeğinin karşılığını
bulamayan çiftçi alanı terk ettikçe tarımın istihdama olan katkısı da yıllar
itibarıyla geriledi. 2010 yılında tarımın istihdamdaki payı yüzde 23,7 iken,
2018 yılında yüzde 18,4’e düştü. Tarımın milli gelire katkısı 2002 yılında yüzde
10,3’ten, 2010 yılında yüzde 9,0’a, 2015 yılında yüzde 6,9’a ve 2017 yılında yüzde
6,1’e kadar geriledi.” Kubilay ELDEMİRCİ