İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, 17 Ağustos 1999
Gölcük ve 12 Kasım 1999 Düzce depremlerinin yaklaşan yıldönümleri nedeni ile
basın toplantısı düzenledi. Şube Başkanı Mustafa Balcı, Türkiye’nin bir deprem
ülkesi olduğunu belirterek, “Depremin afete dönüşmesi ve bu durumun bir türlü önlenememesi
sorunun ana kaynağını oluşturuyor. İzlenmesi gereken tek yol; yapıların,
mesleki derinliği olan, ahlaki ve etik anlayışı yüksek meslek insanları
tarafından,mühendislik bilimine ve ‘Deprem Yönetmeliklerine’ uygun olarak tasarlanması ve üretilmesidir. Depremin, doğal
afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme ve yapı denetim
sisteminden geçmektedir” dedi.
OLASI BİR
DEPREMDE..
Yapı Denetim Yasası’nda gerekli düzenlemelerin
yapılmaması durumunda aynı sorunlarla tekrar karşılaşılacağını belirten Balcı,
“Olası bir depremde başta kamu binaları olmak üzere konutlar, işyerleri ağır
hasar görecek, çok sayıda bina yıkılacak, can ve mal kayıpları yaşanacaktır. Depreme
karşı kentlerimizi, binalarımızı hazır hale getirmek iddiasıyla başlatılan
kentsel dönüşüm projelerinin bu amaca ne kadar hizmet ettiği tartışmalı olmakla
birlikte, kamu binalarının akıbeti ise belirsizliğini korumaktadır. “Riskli alan”, “riskli yapı” belirlenmesindeki adaletsizlik,
keyfilik ve hukuksuzluk mağduriyetler ve hak kayıplarına yol açmaktadır”
şeklinde konuştu.
KONTROL MEKANİZMASI YOK
Balcı, mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi, onarılması
ve güçlendirilmesi gerekirken imar barışının çıktığını kaydeden Balcı, şöyle
devam etti: “24 Haziran seçimleri öncesi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın
öncülüğünde, TBMM tarafından ‘İmar Barışı’ adı altında ülke tarihinin en kapsamlı ‘İmar Affı’ çıkarıldı. Bu
düzenleme ile hiçbir mühendislik hizmeti almayan yapılar, herhangi bir kontrol
mekanizması olmaksızın, kuralsızca, sadece mal sahibinin beyanı ile kayıt
altına alınarak yasal statü kazanıyor. Bu durum, devletin asıl sorumluluğu olan
halkın can ve mal güvenliğini sağlama sorumluluğunu da bırakmış olduğu anlamını
taşımaktadır.” Haber Merkezi