Gencecik
insanlar neden aylarca, yıllarca eşinden, çocuklarından, geçiminden mahrum
bırakılıyor?
Bunları
merak ediyorsanız Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın “Mahrem” kitabını
okumalısınız. Özellikle Fetullah Gülen Cemaatinin örgütlenmesi, okulları,
parasal kaynakları, yurt dışı bağlantıları, varmak istediği hedefi en mahrem
belgelerle aydınlatılıyor. Gazeteciler, doğruları, dinci yapılanmanın iç yüzünü
anlattıkları için tutuklanıyorlar. Onların Fetullah Gülen Terör Örgütü’ne karşı
oluşları değil, dinin siyasallaşmasına karşı oluşları iktidarı delirtiyor. Gazetecileri;
kendi görüşlerine diz çöktürmeye, gerçeğin toplumun tamamı tarafından öğrenilmesini
önlemeye çalışıyorlar, bu nedenle tutukluyorlar.
Hep
kendime sormuşumdur; “Bir yüksek rütbeli subay nasıl olur da hiçbir öğrenimi
olmayan, askerliğini er veya erbaş olarak yapmış cemaat şeyhinin emrine girer?”
diye… Bu kitapta fazlasını bulacaksınız.
Fetullah
Gülen Terör Örgütü (FETÖ)’nün darbe teşebbüsüyle AKP’den kopmasından sonra
AKP’nin oylarında düşmenin olmaması nasıl açıklanabilirdi? “2014 yerel
seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi bu yönde beklentisi olanları yanılttı.
Zira Cemaat’in gücü ne kitle desteğine ne de milyonları sürükleme yeteneğine
dayanıyordu.
Şeyh uçmaz
mürit uçurur, derler.
Gülen’i
uçuransa polis, yargı, bürokrasi ve medya içindeki gücüydü. Bu gücü etkili
kılansa; sinir merkezlerinde toplanması ve örgütlü hareket edebilmesiydi…(S:53)”
Kitap;
Wikileaks Belgelerinde açığa çıkan Türkiye ile ilgili ABD Elçilik, Konsolosluk
ve diğer yazı ve belgelere dayanıyor.
Bunlardan
biri de ABD Siyasi Müsteşarı Janice G. Weigner’in kaleme aldığı anlaşılan 5
Haziran 2008 tarihli belge… ”Böcek Vakası Muhalefetin Aleyhine Dönüşüyor”
başlıklı kripto (gizli-şifreli yazı-G.A.), dinci gazete Vakit’in CHP Genel
Sekreteri Önder Sav’ın eski Bolu Valisi Ali Serindağ ile Mayıs ayının
sonlarında yaptığı görüşmenin metnini yayımlamasından sonra yaşanan krizi
içeriyor. CHP söz konusu kayıtla ilgili olarak polis içindeki Cemaat yapılanmasını
suçlamış, Vakit ise Sav’ı röportaj için aradıklarını ancak Sav’ın telefonu
kapatmaması sonrası görüşmeyi dinlediklerini söyleyerek kendisini savunmuştu.
Söz
konusu olay, CHP ile Cemaat arasında son yıllarda yaşanan en sert atışmaydı.
Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 3 Haziran 2008’deki grup toplantısında
açıkça Cemaat’i hedef almış ve “Yani, yeni bir dinleme düzeni ve çok özel bir
kadrolaşma. Nasıl bir kadrolaşma? Bir cemaat kadrolaşması… Emniyet Genel
Müdürlüğü’nde, bu konuda kadrolaşmanın yaşanmakta olduğunu siyaseti izleyen
herkes biliyor” demişti.
Baykal,
Temmuz 2005’te Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın kurulduğuna dikkat
çektikten sonra, “Başına da bir emniyetçi atanmıştır. Telekomünikasyon iletişim
Başkanlığı’nda Cemaat kadrolaşması var,” diye vurgulamıştı. Deniz Baykal, bu
olay üzerinden tüm dinlemeleri tartışmaya açtı.
İlginç
bir ayrıntı…
Baykal’ın
daha önce Erdoğan’a yönelik ağır sözlerini yayınlayan Meclis TV, Baykal
Cemaat’e yüklenince yayını kesiyordu…”
Kitapta
CHP’yi de ilgilendiren başka önemli bölümler de var.
Yukarıdaki
alıntıdan anlaşıldığı gibi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Cemaat
örgütlenmesine yüreklice karşı çıktığını görüyoruz. Ergenekon ve Balyoz
davalarının çökmesinden sonra daha iyi anlaşıldı ki Fetullahçı Terör Örgütü;
Başbakanları, Cumhurbaşkanlarını gizlice dinlemişti. Birçok Milletvekilinin en
mahrem ilişkilerini videoya kaydetmiş ve hatta sahte belgeler üreterek kendisine
karşı çıkan insanların yaşamlarını cehenneme çevirmişti…
Deniz
Baykal ile Genel Başkanlıktan son istifasından önce, yaptığım uzun cep telefonu
görüşmesinde istifa etmemesini, “kaset olayının bir emperyalist saldırı olduğunu”
söyledim. Fakat kamuoyunun ağır baskısına dayanamadı. Üstelik birkaç gün sonra
“Bunun deniz aşırı yerdeki biri ile ilgisi olmadığı kanısındayım” dedi. Oysa
direnebilseydi bugün Türkiye çok farklı bir yerde olabilirdi. Çünkü kitabın
sonundaki Genel Kurmay Başkanlığı’nın FETÖ ile ilgili Milli Güvenlik Kurulu’na
sunumundan da, MİT’in aynı konudaki Başbakanlığa verdiği raporundan da Deniz
Baykal’ın söylediklerinin doğru olduğu açık ve kesin olarak görülmektedir.
(Not: Ali
Serindağ 2011-2015 arasında CHP milletvekili oldu. Dört yıl TBMM’de, iki yıl
CHP Grup Disiplin Kurulu’nda birlikte çalıştık. Deniz Baykal’a da sağlık ve
uzun ömürler diliyorum.)
Eğer
gözlerinizin fal taşı gibi açılmasını, gözünüzün önünden sahte tartışmaların,
günübirlik icat edilen gündemlerin çektiği perdenin kalkmasını istiyorsanız,
ülkenizi, halkınızı seviyorsanız bu kitabı (MAHREM’ i) okuyunuz.