Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisini, kuvvetler
ayrılığı sistemini, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti
Devletini gömdüğümüz gündür. Çünkü toplumumuzun ortak aklı olan TBMM artık
ülkemizin bütçesini yapan, kime ne kadar para aktarılacağına karar veren,
muktedir bir kurum değildir; Türkiye Büyük Millet Meclisi icra organını yani
hükümeti denetleme hakkı elinden alınmış bir kurumdur artık.
Yazık ettik laik demokratik “Türkiye
Cumhuriyeti”ne…
Yazık ettik Harp Akademilerine,
Yazık ettik Askeri liselerimize,
Yazık ettik Sayıştay’ımıza,
Yazık ettik, Yargıtay’ımıza,
Yazık ettik kuvvetler ayrılığı sistemine…
Bu devlet sistemi artık Türkiye Cumhuriyeti
değildir.
Artık bu sistem Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nin üstünde başka bir gücün bulunduğu, kuvvetler birliği sistemidir.
Türkiye cumhuriyet rejiminden çıkıp
imparatorluk rejimine geçmiştir.
Artık tüm yetkiler imparatordadır.
Bir sabah uyandığınızda Türkiye’yi 7 coğrafi
bölgeye göre 7 parçaya ya da alt yapı olarak hazırlanmış olan 21 “Kalkınma
Ajansı”nın yetki alanlarına göre 21 Eyalete bölünmüş bulabilirsiniz.
Bir sabah uyandığınızda laikliğin (ilgasını)
kaldırıldığını duyabilirsiniz. Sıbyan okullarının açıldığı, bütün liselerin
“İmam Hatip Lisesi”ne dönüştürüldüğü bugünkü Türkiye’de “buna ne gerek var ki?”
diyebilirsiniz, “emperyalizm bunlara din devleti kurma görevi vermedi”
diyebilirsiniz…
Artık Türkiye’de hiçbir şeye şaşırmamak
gerekiyor.
Bir sabah kalktığınızda 101 pare top atışıyla
“Padişahım çok yaşa” haykırışları arasında yeni halifeliğin ve saltanatın
ilanına tanık olabilirsiniz.
Yoksa bunlar zaten gerçekleşti mi?
Yine de umutsuz olmayacağız. Biz bu ülkenin
yarısıyız. Orta-Doğuda külüstür bir din devletine dönüşmeye “HAYIR!” diyoruz.
Çağdaş, uygar, akıl ve bilime dayalı
Cumhuriyeti bir gün mutlaka yeniden kuracağız.
Şüphesiz kolay olmayacak.
İktidar çok canlar yakacak, insanlarımız acılar
çekecek.
Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kolayca
geçtiğimiz demokrasiyi yeniden kurmak, medya ile uyuşturulmuş ve uyutulmuş
kitleleri uyandırmak, ayağa kaldırmak kolay olmayacak.
Nazım bu şiiri boşuna yazmamış!
KEREM GİBİ
Hava kurşun gibi ağır!!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum...
O diyor
ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana...
«Deeeert
çok,
hemdert
yok»
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...
Ben
diyorum ki ona:
— Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karan-
-lıklar
aydın-
-lığa..
Hava
toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum.....