Pazar günü yapılan CHP Antalya il kongresinde divan ikinci başkanı olmam için her üç adayın da istemi ile yer aldım. 45 yıldır Antalya’da siyasetin içindeyim. CHP’de 1974’te merkez ilçe başkan adayı; 1976-1980 arasında CHP il başkanı; 1977-1980 arasında Antalya Belediye Meclis üyesi ve başkan vekili olarak hizmet ettim. Daha sonraki yıllarda 15 yıla yakın Cumhuriyet Halk Partisi il seçim komitesi başkanı olarak 1972’den itibaren bugüne kadar 45 yıldır partinin her kademesinde çalışıp 2011-2015 arasında milletvekili olarak görev yaptım.

1999 yılında CHP seçim barajının altında kaldığında; o büyük felaketten sonra, partinin yeniden ayağa kalkması için CHP Antalya Örgütünün toplantılarında ve kongrelerinde bulundum.

Diyebilirim ki bu süre içerisinde en heyecanlı ve gergin kongreler 1980 öncesinde yaşandı. Buna karşın pazar günü yapılan Antalya Cumhuriyet Halk Partisi 36. Olağan Genel Kurulu en kalabalık, en olgun, en kaliteli, iyi organize edilmiş bir genel kurul oldu. Divandan, yukarıdan bakınca bunu daha iyi görüyorsunuz…

Genel Kurul konuşmaları son derece kaliteli ve geleceğe ışık tutan konuşmalardı. Özellikle üç İl Başkanı adayının konuşmaları; il Başkanı Mustafa Erdem’in konuşması, Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Vahap Tuncer’in konuşması ve seçimi kazanan önceki dönem Muratpaşa İlçe Başkanı Ahmet Kumbul’un konuşması birbirinden güzeldi. Genel Kurulu en çok etkileyen konuşma Ahmet Kumbul’un konuşması oldu. Özellikle il başkanı olan kişilerin önümüzde yapılacak seçimlerde herhangi bir yere aday olmaması konusundaki sözleri salondan büyük alkış topladı.

Önümüzdeki iki yıl içinde üç seçimi yaşayacağız. Bunlardan birincisi yerel yönetimler seçimidir. İkincisi milletvekili seçimi, üçüncüsü de Cumhurbaşkanlığı seçimi olacaktır. Bugün seçilen il Başkanı ve yönetimi, bu üç seçimi yüklenmeyi de göze alarak göreve başlamıştır. Bu nedenle özveri ve cesaretleri için kutlanmaları gerekir kanısındayız.

Bu seçimin en önemli sonuçlarından biri de önümüzdeki yerel seçimler için Büyükşehir Belediye Başkan adayını ve bütün ilçelerin başkan adaylarını bu yönetimin belirleyecek olmasıdır. Yönetimin gücü, dirayeti, siyasal kararlılığı önemlidir. İl yönetimi adayları belirlerken ortak aklı çalıştırmalı ve doğru adayları saptamalıdır.

Geçtiğimiz yerel seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi Antalya’da doğru kararlarla yönetilmedi. Özellikle o günkü Büyükşehir Belediye Başkanı ve İl Başkanı belirleyici konumda oldular.  Türkiye’nin bütün illerinde milletvekillerinin uyarı ve önerileri genel merkezdeki beş kişiden oluşan kurulca dikkate alınmadı. Parti içi tartışma ve zıtlaşmalar dışa karşı verilen mücadelede partiyi zaafa uğrattı. Partinin bütünlüğü sağlanamadı. Parti içindeki çekişmeler ve zıtlaşmalar büyük kayıplara neden oldu. Bu nedenle seçilen yeni yönetimin ilk işi partideki bütünlüğü sağlamaktır. Bu sağlanmadan seçim başarısı olmaz. Geçen seçimde CHP yönetimindeki Kaş, Gazipaşa, Akseki gibi ilçeler ve Büyükşehir Belediyesi kaybedildi. Özellikle Kepez’de yanlış aday belirlenmesi nedeniyle, bir önceki seçimden yüzde beş daha düşük oy aldık. Muratpaşa Belediyesi için aday tartışmaları son anda önlenmeseydi (bunda esaslı katkım olmuştur) son derece kötü bir duruma düşülebilirdi.

Bundan sonra Türkiye’nin kaderini çizecek ilk seçim yerel yönetimler seçimidir. Bu seçimdeki başarı veya başarısızlık Türkiye’deki demokratik sistemi ya var edecektir ya da yok edecektir. Orduyu, Yargıyı ABD’nin talimatına ve kendi anlayışına göre tasfiye eden; Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Sayıştayı devre dışı bırakan AKP iktidarı; Ulus Devleti bölmek ve yıkmak için son darbeyi vurmak üzeredir. Çünkü emperyalizmin kendisine verdiği görev budur. Din devleti tartışmaları sadece bu gerçeği gizlemeye ve halkı kandırmaya yarayan bir araçtır. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin; tek adama indirgenerek, tasfiyesini önlemek vatan ve demokrasi borcudur.

İstanbul bitirilip mahvedildikten sonra sıra Antalya’nın yağmasına gelmiştir. Büyük projeler yapılıyormuş gibi halkın gözünden ve denetiminden kaçırılarak yapılmakta olan Boğaçayı Yat limanı ve Lara Kurvaziyer Limanı tam anlamıyla kentin en güzel iki plajının yağmalanmasıdır. Finike’deki Andrea Dorya Limanının kadınlar plajı yapılması; Gazipaşa’dan Kaş’a kadar tüm koyların betonlaşma ve yağma tehlikesi altında olduğunu göstermektedir.

Yeni yönetime böylesi büyük bir sorumluluk altında olduğunu anımsatarak başarılar diliyoruz.