“Et kokunca, tuz çare, tuz kokunca ne çare?” denir ya, bizimki de o hesap. Muhtemelen, artık tuz da koktu!

“Hem suçlu, hem güçlü” tipler çoğaldı günümüz dünyasında, hatta köşe başlarını tuttu. Herkesin gözü önünde alenen işledikleri suçlardan; sır olmaktan çıkan cinayetlerden, tehditten, şantajdan, rüşvetten, vergi kaçırmaktan, milletin parasını çarçur etmekten, çalmaktan, çırpmaktan dolayı yeterince cezalandırılmıyorlar.

Belki bu yüzden giderek daha cüretkar ve daha pervasız oldular. Sanki “güç sarhoşluğu” ya da “güç zehirlenmesi” yaşıyorlar. Pişkin ve rahatlar. Cezalandırılmayacaklarından eminler adeta!

27 ülkede yapılan bir araştırma, varlıklı ve güçlü kişilerin etik olmayan davranışlar, rüşvet ve vergi kaçırma girişimlerine daha fazla eğilimli olduğunu gösteriyormuş!

Bu araştırmaların çoğunu yapan akademisyen Dacher Keltner, bu durumu “güç paradoksu” olarak adlandırıyor!

Siyaset alanında, spor kulüplerinde ve iş hayatında uzun yıllara dayanan gözlemleriyle şu sonuca varıyor araştırmacı:

“Güçlü ve iyi özellikleri ile bir pozisyona gelen bireyler, elde ettikleri güç arttıkça, kötü davranışlar sergilemeye başlıyormuş.”

Psikoloji alanında, “Hubris Sendromu” olarak da bilinen bu davranış modeli, gücün belirli bir oranı aşması dolayısıyla, “güç zehirlenmesi” yaşayan ve aşırı kibire kapılan yöneticilerde görülen “Kibir Sendromu” olarak da biliniyormuş!

Bu tanımlamalara uygun ne çok insan tanıyorsunuz değil mi?

“Bir kişinin karakterini test etmek isterseniz, ona güç verin” diyen Abraham Lincoln ne kadar da haklı. Çünkü tarih boyunca insanlık, bunu deneyimleyerek ve çok büyük acılar yaşayarak gördü! Ama belli ki; hala yeterince ders alınmamış!