Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) son raporuna göre, iklim değişikliği tahmin edilenden daha düşük sıcaklıklarda beklenenden daha büyük etkilere neden oluyor, doğal sistemleri bozuyor ve dünyadaki milyarlarca insanın yaşamını etkiliyor…

İklimde görülen değişimler son on yılda, büyüklüğünü daha da derinden hissettirmeye başladı. Artan sıcaklıklar, değişen yağmur ve kar yağış rejimleri; bitki toplulukları ve iklimle ilgili diğer değişiklikler, yangınların geçmişte olduğundan daha sık, daha yoğun ve yaygın olarak yanma olasılığını büyük ölçüde artırdı.

Bu yıl bir türlü gelmek bilmeyen kış, yağmak bilmeyen yağışlar, 2021 yılında yaşanan büyük Manavgat yangınını akıllara getirmiyor değil…

Birazcık geçmişe gitmek istiyorum. Değişimin başladığı en önemli olaylardan birisine…

1800’lü yıllarda Sanayi devrimiyle beraber insanoğlu fosil yakıtları kullanmaya ve atmosferdeki fazla ısıyı hapseden karbondioksit salmaya başlamasından bu yana neredeyse sürekli olarak ısındı. O zamandan bu yana küresel anlamda, ortalama sıcaklıklar bir derece arttı. Karbon ayak izimizin her geçen gün artmasıyla, sıcaklık artışlarını önleyemeyeceğimiz bir döneme doğru gittiğimiz muhtemel…

Her ne kadar bir derece az görünse de,  bazı olayların başlaması için yeterli olduğunu söylemekte yarar var. Orman yangınları, çeşitli sebeplerden ağaç ölümleri, bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkması gibi…

Erken başlamış bir bahar; ısınma süresinin artmasına, bitkilerin bünyesindeki su miktarının azalmasına, aynı zamanda toprağın nem oranının giderek düşmesi sonucunda, yaz kuraklığının hızlı bir şekilde başlamasına neden olmaktadır. 

Bu yıl Antalya merkezde yağışlar kısa sürdü ve Antalya’nın yüksek kesimlerindeki kar örtüsü kalınlığının ortalamanın oldukça altında. Peki, hal böyle olunca yaz ayı kuraklığının seyri nasıl olacak? Bu yıl en sıcak yazımızı yaşama ihtimalimiz ne?

Her ne kadar sizler için rahat, günlük güneşlik geçse de bilim insanları için çok da iç açıcı bir senaryoyla karşı karşıya değiliz…

Geleceğimizde daha az gökkuşağı var

Gökkuşağının renklerini sevmeyenimiz yoktur. Her yağış sonrası açan güneşle beraber bizleri uzaktan renkleriyle selamlasa da artık yakın gelecekte biz Akdenizliler için gökkuşağını görmek, bir hayal olarak kalacak gibi…

Bilim insanı Kimberly Carlson Oahu (Hawaii’de üçüncü büyük adadır)’daki evinin  pencereden dışarı baktı ve nefesini kesecek kadar parlak ve canlı bir gökkuşağı gördü. Evet böylesine güzel ve parlak bir gökkuşağı görmesi tabiki de muhtemeldi. Sonuçta sık sağanakların yaşandığı ve ardından güneşin açtığı bir yerde yaşıyordu. Şuanda New York’ta çevre bilimleri üzerine profesör olan Carlson kendisine basit ama cevabını da bilmediği şu soruyu sordu: İklim değişikliği Hawaii'nin ve tüm gezegenin nefes kesen gökkuşaklarını etkiler mi?

Bu sorunun ardından bir makale yayınlamayı kendine bir borç bildi ve sorunun cevabını şu şekilde aktadı: İklim değişikliği nedeniyle hava durumu değiştikçe, dünyanın birçok bölgesi özellikle de Alaska veya Sibirya gibi kutuplara yakın yerler daha fazla yağmur alacak, dolayısıyla gökkuşağı açısından çok zengin olacağını vurgulamıştır.

Ancak sözlerini şu şekilde devam ettirmiştir:   Akdeniz'in, Güney Afrika'nın ve Güney Amerika'nın bazı bölgelerinin gelecekte daha da kuru olacağı ve nefes kesici renk cümbüşünü bir daha göremeyeceğimiz tahmin ediliyor.

İklim değişikliğini önlemek ve küresel ısınmayla mücadele etmek için önce kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. Karbon ayak izimizi azaltmaya başlamakla mücadelenin bir parçası olabiliriz…

Dünyayı değiştirmek istiyorsan önce kendinden başla…