Gazipaşa Belediyesi’nin sahillerle ilgili 18 uygulamasının tartışıldığı toplantısına katılan Av. Hasan Coşkun, bu planlamanın halkın aleyhinde olduğunu kaydetti. Coşkun, halkın sahile girecek yerinin kalmayacağını aktararak, sosyal medyadan plan yapıcılara ve plana itiraz etmeyenlere tepki gösterdi. 

İşte Coşkun’un açıklaması...

“Bugün, Gazipaşa sahillerinin imar planı ve bu plana göre hazırlanan 18. madde uygulaması ile ilgili Belediyemiz tarafından düzenlenen bilgilendirme toplantısı yapıldı. 

Çıkardığım sonuçlar şunlardır;

İmar planı bakanlık tarafından hazırlanmıştır. En azından resmî olarak belediye tarafından hazırlanan bir plan değildir. Ne var ki belediye yönetimi de bu planı güzel bulmuş ve hiç bir meclis üyesi, hiç bir siyasi partinin ilçe yönetimi, hiç bir turizmci, hiç bir dernek veya meslek odası yönetimi bu plana karşı itiraz etmemiş, Danıştay’da dava açmamıştır. 

İmar planı bu şekilde kesinleşirken sayın belediye başkanının deyimi ile halk uyumuş (ki doğru olmayan bir tabir) ancak ne yazık ki yöneticiler de halkı uyutmuş, uyandırmamıştır. Hele hele benim partim olan CHP ilçe yönetimi bu konuda zamanında bir bilgilendirme, önderlik etme, insanları dinleme ihtiyacı duymamıştır. 

Yani planı sen yapmayınca mahkum musun? 

Kanal İstanbul da devlet projesi, İmamoğlu ne yaptı? Öpüp başına mı koydu? Yaptırmayız mı dedi?

Bu plan ile ilgili keşke askı süresinde Meclis üyeleri, halk, STK’lar bilgilendirilse, bu toplantı o zaman yapılsa idi. 

Bu planda, yol yok. Sadece otellere ulaşım için zorunlu  olacak kadar var. Park yok. Sadece var demek için var. Bu planda yeterli park alanı, yeşil alan yok. Spor alanı yok. 

Bu plan sahilleri tamamen otelcilere bırakan bir plan. Kendimizi kandırmayalım. Turizmin elbet bir bedeli var. Ama bu bedel biraz ağır bir bedel. Zaten sahil uzunluklarımız çok az. Şimdi dahi ıkış tıkış denize giriyoruz. Yazları araç park edecek yer bulamıyoruz. Bu plana ve 18’e göre turizm yapılırsa sahilleri unutalım. 

O büfelerin bir tanesinin ihalesini otellerden başkası alamaz. Büfeler otellerin büfesi, sahil de otellerin şezlong alanı olur. Biz de denize ancak havalimanına, Aydap’a, Yeşilöz’e gidebiliriz . 

Buna rağmen turizm gelsin de eşimizle çocuklarımızla biz denize gidip, deniz sahilinde güzel vakit geçirmesek de olur diyorsak olsun tabi. 

Ben olaya siyaset olarak bakmam. Çocuklarımın ve başkalarının çocuklarının , şehrin geleceği açısından bakarım. Zaten plan kötü. Oluşturulan parselasyonlar da güçlüden yana maalesef. 

Büyük otellerin olmasının olumlu yönleri de olur, olumsuzlukları da. Ancak bu kadar deniz sahiline hakim olunması halkı bu planın dışına atmak demektir. 

Sahilde kesinlikle en az 15 - 25 metre araç yolu olmalıdır. Halk o zaman otelle sahil arasında dolaşabilir ve sahili kullanabilir. Şimdiki gibi kafelerde oturabilir, yürüyüş, spor yapabilir.oteller sahili gaspedemez. Aksi takdirde 0-50 metrede, 50-100 metre de , plaj da fiilen otellerin olur.

Sonuç olarak ben turizmin gelmesini istiyorum. Ama bu turizm Gazipaşa’ya uymaz. Halk huzurlu olmaz. Umarım bişeyler yapılabilir. Yeşil alanların zorunlu 50 mt Haricinde arkalara atılması da yanlış olmuştur. 

Ailemizle denize yakın alanlarda piknik yapabilmeliyiz, çocuklarımız basket oynayabilmeli, kay kay yapabilmeli, sosyal eğlence tesisleri olmalıdır.

Yani yazın şehrin sıcağından bunalıp bir nefes alalım diye denize gidiyorduk. Artık tepelere doğru çıkmamız gerekecek. Çıkarız. Biz dağları, yaylaları da severiz. 

Denize gideceğimize Sugözü çayına, Gökçeler barajına gideriz!!!”

Sinem Doğan 

Editör: TE Bilisim