Elbette ki pandemi süreci siyasi, ekonomik, aile yapıları gibi temel hayati toplumsal kurumları derinlemesine etkiledi. Tüm dünya bir çıkmaza girmiş durumda. Yaşadığımız bu salgın toplumsal olarak tüm dünya vatandaşlarının günlük hayatını da olumsuz etkiledi. Pandemi uygulamaları ve ölümler beraberinde korku, endişe, güvensizlik duygularımızı tetikleyerek gündelik yaşamımızda stres seviyemizi arttırdı her geçen gün de arttırmaya devam ediyor.

Ancak bu makaleyi madalyonun diğer tarafından bakarak kaleme alıyoruz.  

Bu küresel salgın ile birlikte gelen değişimin olumlu yanları yok mu acaba?

Pandeminin günlük hayatımızda yaşattığı kabusun yanı sıra sosyal medyada da gördüğümüz üzere pandemi bize keyifli anlar da yaşatmıyor değil. Ancak bahsedeceğimiz bu keyifli anlar da değil. Bakmamız gereken çerçeve salgın süreci ile birlikte başlayan zorunlu ve süper hızlı değişim sürecinde olan toplumda yaşanacak olumlu yapısal değişimlerdir.

Değişimler kaçınılmaz bir şekilde yoğun çatışmaların yaşandığı sancılı süreçlerdir. Bu değişim sürecinde de yaşanan çatışmalar biz sosyologları endişelendirmiyor. Çünkü biz biliyoruz ki toplum canlı bir organizmadır ve homo sapienler hayatta kalabilme ve uyumlanma yeteneğine sahip canlılardır. Su akar yolunu bulur misali planlı ya da plansız toplumlar yollarını bulurlar ve sular durulduğunda yaşayabilecekleri yeni toplumsal düzen inşa etmiş olurlar.

Bu durumun en canlı örneğini bu süreçte 65 yaş üstü bireylerde gözlemledik. Normal şartlarda belli bir yaşın üstüne çıkmış bireyler eğitimden, çalışma hayatından, teknoloji ve yeniliklerden uzak göreceli münzevi diyebileceğimiz bir hayatı tercih etme eğilimindeydiler. Ancak pandemi ile birlikte 70 yaşında sosyal medya fenomenlerimiz, uzaktan eğitim sistemi ile merak ettkileri alanlarda eğitim alan büyükannelerimiz, kitap okumaya başlayan dedelerimiz, hareketsiz kaldıkları için evde düzenli egzersizlerini yapan büyüklerimiz var artık.

Annem 66 yaşında Küçük Prensi ilk defa okudu ve hayran kaldı. Annemden “bana yeni kitap al” cümlesini duymak bir gelişme değildir de nedir? İtiraf ediyorum, evde torununun EBA sisteminden sağlıklı eğitim alabilmesi için teknoloji ile barışıp onu öğrenmeye başlayan bir anne gördüğüm için zaman zaman corona virüsüne teşekkür ediyorum.

Televizyon bozulduğunda Corona öncesi diyaloglarımız; kumandayı elime tutuşturup

-        televizyonu yap.

-        anne bak çok kolay şuraya basıyorsun.

-        benim bu yaştan sonra kafan almaz yapı ver.                                                      

Corona sonrası; kumandayı kendi elinde tutarak

-        televizyonu yap ama nasıl yaptığını bana da öğret kendim yapabileyim diyen bir annem var artık.

Amacım pollyannacılık oynamak değil tabi ki ama gündelik yaşantımızdaki pozitif süreçlerin de görülmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Bu süreç toplumda pozitif yapısal değişikliğe sebep olacak bir alanı tetikledi. 65 yaş üstü bireyler verimliliklerini farkettiler.

Soru ve görüşleriniz için @ailekarnesi (instagram, facebook, youtube)