Son 10 günde benzerini bugüne kadar görmediğimiz bir iç savaş harekâtı yaşandı Suriye’de; Ve Beşar Esad Rejimi çöktü! Kısa adı HTŞ olan Heyet-i Tahrîr-i Şâm (Şam Kurtuluş Heyeti) silahlı güçleri ellerini kollarını sallayarak önce Halep’i, sonra Hama ve Humus’u ve sonunda Şam’ı teslim alarak 61 yıllık BAAS İktidarına son verdi. Suriye, yıllardır süre gelen karanlık bir tablodan yeni bir bilinmeze doğru mu gidiliyor bilinmez! Bilinen tek bir gerçek var ki; Türkiye’nin bundan sonraki süreçte çok daha dikkatli bir dış politika stratejisi izlemek zorunda olduğudur!
‘’Biz bu filmi yıllar önce görmüştük’’ dedirten görüntüler izliyoruz ekranlarda… Yıllar önce ABD destekli koalisyon güçleri Irak’ın başkenti Bağdat’a girdiğinde Saddam Hüseyin’in heykellerini balyozlarla yıkan Iraklılar sonraki süreçte ülkelerinin nasıl parçalandığını görünce Saddam’lı günleri mumla arar olmuşlardı. Hatta heykeli ilk yıkan kişi olan Şerif Hasan El-Jaburi isimi Iraklı 2016 yılında yaptığı açıklamada; “Şimdi heykelin olduğu yerden geçerken acı ve utanç hissediyorum. Elimde olsa heykeli yeniden dikerdim ama öldürülmekten korkuyorum" demişti… Bakalım, Suriye’de önümüzdeki süreçte neler yaşanacak?
Baskıcı Rejimlerin Sonu...
Babası Hafız Esad’dan sonra iş başına gelen Beşar Esad’ın devrilmesiyle, baskıcı BAAS Rejimi son bulmuştur. Unutulmamalıdır ki, dünya tarihinde halkına baskı yapan, zulmeden birçok muktedir bu acı sonu yaşamıştır. Mao’dan, Stalin’e, Hitler’den, Mussoloni’ye, Çavuşesku’dan, Saddam’a hep aynı son bariz bir şekilde tarihin tozlu sayfalarına yazılmıştır. Yunus Emre’nin dediği gibi; “Zulm ile abad olanın, Ahiri berbad olur” gerçeği Beşar Esad’la bir kez daha anlaşılmıştır!
Ve Bugün...
Ülkesini yıllarca baskı rejimiyle idare eden Hafız Esad ve onun ölümüyle iş başına gelen Beşar Esad’ın heykelleri birer birer yıkılmakta, Suriye yılardır süren iç savaş sürecinden sonra yeni bir bilinmez sürece son sürat ilerlemektedir. Dileğimiz, Suriye’de suların bir an önce durulması, yanan ateşin sönmesi ve kadim Suriye halkının huzur ve barış içinde yaşamlarını sürdürmesidir.
Elbette, Suriye bizim en yakın komşumuz, asırlardır süre gelen kültürel birlikteliğimizin olduğu bir ülkedir... Daha da önemlisi milyonlarca Türkmen’in yaşadığı, deyim yerindeyse kader birliği yaptığımız bir coğrafyadır... Bu nedenle; Suriye’nin istikrara kavuşması, barışın sağlanması ve insanların kan ve gözyaşından kurtularak huzur içinde yaşaması en büyük temennimizdir.
Suriye ile olan kader birliğimiz nedeniyle iç savaş sürecinde milyonlarca Suriyeli sığınacak en güvenli liman olarak Türkiye’ye göç etmiştir. Suriye’den Ülkemize İlk toplu göç harekatının başladığı 29 Nisan 2011 tarihinden bugüne kadar milyonlarca Suriyeli ülkemize gelmiştir. Tarih boyunca mazlum insanlara şefkatli kollarını açan Asil Türk Milleti, her türlü ekonomik ve sosyal sıkıntısına rağmen milyonlarca Suriyeliyle ekmeğini bölüşmüş, her türlü zorluğa rağmen muhacirlere kol kanat germiştir.
Artık Dönüş Vaktidir!
Savaş ortamı ve göç hukukunda en önemli unsur olan Çocuklar, Kadınlar ve Yaşlılardan daha fazla genç Suriyeli nüfus ülkemizde yaşamlarını sürdürmektedir. Ülkemize göç etme nedenleri ‘Zalim Baas Rejimi’ baskısı ortadan kalktığına göre artık eve dönüş vakitleri gelmiştir.
Türkiye’nin hemen yanı başında yanan savaş ateşinin söndürülmesi, ülkemizde yaşayan milyonlarca Suriyelinin insan onuruna yaraşır bir şekilde güvenle evlerine dönmelerinin sağlanması insani bir görevdir.
Tarım ve Hayvancılık geriler mi?
Birtakım çevrelerin; ‘’Suriyeliler giderse tarım ve hayvancılığımız biter, ucuz iş gücünü kaybederiz... Üretimimiz düşer!’’ gibi söylemlerle Suriyelilerin ülkemizde yaşamlarını sürdürmeleri gerektiğini söyleyecekleri bir gerçektir... Nitekim yıllardır bu teraneleri söylüyorlardı zaten! Bu anlayışta olanlara verilecek en iyi cevap şudur; Anadolu, medeniyetin başladığı topraklardır... Ve bu topraklarda asırlardır yaşayan insanlar tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini sağlamışlardır. Kaldı ki,
Suriyelilerin yıllardır ülkemizde yaşamasıyla tarım ve hayvancılığımız ilerlememiş bilakis gerilemiştir!
Aksini iddia edenler; Türkiye’nin son 10 yıldaki tarım ve hayvancılık ’da artan ithalat rakamlarına bakabilirler!
Güvenlik Meselesi mi?
Evet, Suriyelilerin bir an önce ülkelerine dönmeleri Ülkemizin güvenliği açısından oldukça önem arz etmektedir. Kuzey Suriye’de planlanan ‘Uydu Devlet’ senaryolarının engellenmesi, sınır güvenliğimizin sağlanması yıllardır ekmeğimizi bölüştüğümüz Suriyelilerin güvenli bir şekilde evlerine dönmeleriyle, topraklarına sahip çıkmalarıyla mümkün olacaktır!
Misak-ı Milli
Hiç kimse hayale kapılmasın… ‘’82’nci Vilayetimiz Halep, 83 Musul, 84 Kerkük olacaktır’’ diyenlere verilecek net bir cevap vardır: 1. Dünya Savaşı’nı başlatan ve 100 yılı aşkın süredir bölgeyi kan gölüne çeviren Emperyalist güçler, başta ABD olmak üzere bölgeden kesinlikle çekilmeyeceklerdir. Ne zamanki Ortadoğu’nun petrol zenginliği biter, işte o zaman belki çekip giderler bölgeden. Bu yüzden hayale kapılmayalım; Halep’li, Halep’de, Musul’lu, Musul’da, Kerkük’lü Kerkük’de huzur ve kardeşlik ikliminde yaşasın yeter!
Adına Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) denilen safsatayı yırtıp atmak; Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK Liderliğindeki Anadolu insanının canları ve kanları pahasına bizlere emanet ettikleri Misak-ı Milli’yi muhafaza etmekten geçmektedir.
Gerisi laf-ı güzaftır!