“ÖDEME KRİZİNE GİRMEK ÜZEREYİZ”
Kuruüzüm “Son 10 yıl, Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarısız, en kötü yönetildiği ve kaçınılmaz sonuç olarak fiyasko performans gösterdiği dönem olmuştur. Türk ekonomisi için şu andaki en büyük risk, bir ödemeler temerrüdü durumudur. Yani dünya ile alış verişimizde bir ödeme krizine girmek üzereyiz” dedi.
28 Mayıs’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası Türkiye ekonomisi ile ilgili tahminlerde bulunan Prof. Dr. Orhan Kuruüzüm, Erdoğan’ın kazanma ihtimali sonrası ile ilgili, “tam sermaye kontrolüne geçerek ekonomiyi ve toplumu dünyaya kapatır” değerlendirmesinde bulunurken; Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimali ile ilgili de, “2024 yılından itibaren potansiyel büyüme sonucuna doğru ilerlenir. Enflasyon ve işsizlik yüksek kalmaya devam eder, ekonomik faaliyetler hız keser, doğrudan yabancı sermaye desteğinde yatırım iklimi iyileşir ve 2024 yılından itibaren hızlı olmayan bir büyüme eğilimi kendisini gösterir” diye konuştu.
“BAKANLIKLAR SEKRETERLİK İŞLEVİNE DÖNDÜ”
AKP’nin ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı bloğunun meclisin çoğunluğunu oluşturduğunu aktaran Prof. Dr. Orhan Kuruüzüm, “Mevcut iktidarın son 22 yıllık ekonomi politikaları ve toplumsal icraatları hepimizin malumudur. Bazı durumlarda mevcut iktidarın söylemleri daha yere düşmemişken tam 180 derece tersine icraatlarda bulunduğu da yine hepimizin hatırındadır. Cumhurbaşkanlığı yönetim rejimi; yürütmeyi tamamen ve yasamayı kısmen cumhurbaşkanına vermiştir. Alışa geldiğimiz bakanlık kurumu tamamen ortadan kaldırılmış ve sekreterlik işlevinde kabineye dönüştürülmüştür. Meclis ise yasama ve denetleme konusunda büyük ölçüde pasifleştirilmiştir. Bu rejimde büyük beklenti, cumhurbaşkanlığı ile meclisin aynı zihniyet birlikteliği üzerine kuruludur. Farklı zihniyetlerde olmaları halinde işlerin nasıl yürüyeceği konusu ise cumhurbaşkanlığı baskınlığına göre düzenlenmiştir. Son 10 yılda her iki taraf aynı zihniyette ve tam uyum içinde çalışmıştır. Bu 10 yıl, Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarısız ya da kötü yönetildiği ve kaçınılmaz sonuç olarak fiyasko performans gösterdiği dönem olmuştur” diye konuştu.
“TARİHİN EN YÜKSEK CARİ AÇIĞI”
Prof. Dr. Orhan Kuruüzüm, “Dünyaya açık bir toplum ve ekonomi için sayılar ve büyüklükler sadece tabeladaki bir sonuçtur. Sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik için esas olan kurumsal yapılardır. Zaten sayıları ve büyüklükleri yaratan da bu kurumsal yapıların işleyiş performansıdır. Asla kişisel halüsinasyonlar değildir. Bu durum aile ekonomisi için de ülke ekonomisi için de geçerlidir. Bu gerçeği ret eden aileler ve ülkeler, kargo uçağında seyahat eden eşek ile karga hikayesini yaşarlar. Yukarıdaki tespitler kapsamında bir değerlendirme yapmak gerekirse konuya dış ticaret açığı ve cari açıkla başlamak gerekir. Çünkü Ocak ayında 10 milyar dolara yaklaşan aylık cari açık, Türkiye tarihinin en yüksek aylık cari açığı olmuştur. Yıllıklandırılmış cari açık ise 50 milyar dolara yaklaşarak Ocak, 2014 yılından sonraki en yüksek açık olmuştur. Şubat ve Mart aylarında da bu eğilim devam etmiştir. Türk ekonomisi için şu andaki en büyük risk, bir ödemeler temerrüdü durumudur. Yani dünya ile alış verişimizde bir ödeme krizine girmek üzereyiz. Nedense bu konu, gündemimize hiç girmiyor. Varsa yoksa ‘dünya liderliğine gidiyoruz’, ‘dünya bizi kıskanıyor’, ‘Şahlanışa başlamak üzereyiz’ gibi hurafeci ve halüsinasyonist bir ruh hali liderliğinde koştur koştur gitmekteyiz. Halbuki bu Cumhuriyeti kuranlar onca yokluk içinde bile Osmanlı’nın borçlarını kabullenmiş ve ödeme başarısını temerrüde düşmeden göstermiştir” ifadelerini kullandı.Ü
“TÜRK EKONOMİSİ DÜNYAYA KAPANABİLİR”
Cumhurbaşkanlığı seçimini AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanması sonrası Türkiye’nin ekonomisi hakkında tahminlerde bulunan Prof. Dr. Orhan Kuruüzüm, “Bu durumda ya şimdiye kadar söylediği ve uyguladığı politikalardan 180 derece döner ve ciddi bir küçülmeye razı olur. Ya da aynı ekonomik icraata devam eder ve tam sermaye kontrolüne geçerek ekonomiyi ve toplumu dünyaya kapatır. Her iki durumda da cari ödeme yükümlülüklerimizi bir süreliğine yerine getiremeyiz. Meclis ve cumhurbaşkanlığı uyum içinde çalışır” dedi.
“2024’TE HIZLI OLMAYAN BÜYÜME EĞİLİMİ GÖRÜLEBİLİR”
Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması sonrası Türkiye ekonomisi hakkında tahminlerini sıralayan Orhan Kuruüzüm, “Meclis ve cumhurbaşkanlığı çatışma riski ile karşı karşıya kaldığında cumhurbaşkanlığı yürütme görevini tüm yetkileri ile yerine getirir ve meclisi pasifize eder. Kurumsal yapıyı sürdürülebilirlik ve öngörülebilirlik işlevlerine dönüştürür. Ülkeye ve dünyaya bu konuda güven verir. Ekonomide öncelikle dış ödemeler riskini azaltıcı tedbirler alır ve acil ihtiyaç duyulan döviz girişi için swap, mevduat, net hata noksan fazlalığı ya da borç öteleme gibi palyatif çözümler değil sıcak para girişine olanak sağlar. Doğrudan yabancı sermaye girişi için güven ortamını hazırlar. 2023 yılı makul bir küçülmeyle geçirilir. Kurumsal yapı güçlendirilerek sürdürülebilirliğin ve öngörülebilirliğin kalıcı hale getirilmesine yönelik düzenlemeleri yapar. 2024 yılından itibaren potansiyel büyüme sonucuna doğru ilerlenir. Yurtiçi gelişmeler için değerlendirme ise mevcut iktidarın devamı halinde enflasyonu düşürmenin ana konusu zaptiya tedbirleri olur. Kurumsal yapıya güvensizlik çok daha fazla artar. Güvenlikçi politikalar ana faaliyet konusu olur. Dünya ile ilişkilerini normalleştirmek için yurtiçinde de kurumsal güvenilirliği artırmaya odaklanır. Enflasyon ve işsizlik yüksek kalmaya devam eder, ekonomik faaliyetler hız keser, doğrudan yabancı sermaye desteğinde yatırım iklimi iyileşir ve 2024 yılından itibaren hızlı olmayan bir büyüme eğilimi kendisini gösterir” dedi.
Arda KIR