ANSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Akın Akıncı, Yönetim Kurulu Üyeleri, ANSİAD üyeleri ve misafirlerin katılımıyla gerçekleştirilen ANSİAD 13. Online Toplantısı’nın konuğu, Psikolog & Baltaş Grubu Kurucusu Prof. Dr. Acar Baltaş oldu. Toplantıda, “Öngörülmeyen Koşulların Öngörülebilir Olduğu Bir Dünyada Yaşamak” konusu konuşuldu. 111. yıl önce Güney Kutbu’na giden kaşiflerin mottosunun ‘öngörülmeyen koşullar’ olduğuna işaret eden Prof. Dr. Acar Baltaş, “111 yıl önce oraya gitmek Mars’a gitmekten daha tehlikeliydi. Çünkü haritası çizilmemiş bir alana gidiyorlardı ve hiç bir şekilde haberleşme imkanı yoktu. Bizler de benzer şekilde, haritası çizilmemiş, neyle karşılaşacağımızı bilemediğimiz ama neyle karşılaşacağımızı bilemeyeceğimizi bildiğimiz bir sürece evriliyoruz” dedi.
‘DAHA VE EN’ İLE NEREYE VARACAĞIZ?
ANSİAD’dan verilen bilgiye göre dünya nüfusunun 70 senede üç katına çıkacağını dile getiren Baltaş şöyle konuştu:
“Buraya birdenbire gelmedik, doğa ekonomiye isyan ediyor. Düşünün, Dünya nüfusu 1970’te 3,5 milyar bugün 7,7 milyar. 2050’de 11 milyar olacak. Yani 70 sene içinde 3 katına çıkıyor. Gelişmekte olan ülkeler gelişmiş ülkelere özeniyorlar ve daha fazla tüketmek istiyorlar.
Çin, Hindistan, Brezilya, Amerika gibi tüketmek istiyorlar. Bütün dünya Amerika gibi tüketecek olsa 30 yıllık kaynağı var, bütün Dünya Hindistan gibi tüketecek olsa 70 yıllık kaynağımız kalıyor."
Kapitalizmin sınırsız büyümenin mümkün olduğu
hipotezinin ikinci kez sınandığına dikkati çeken Baltaş şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi siz bir şirket toplantısı düşünebiliyor musunuz genel müdür çıkmış diyor ki arkadaşlar geçen sene harika çalıştınız, bu sene de o kadar çalışsak, üretsek, satsak yeterli. Böyle bir şey olmuyor, bu sene bu kadar yaptık gelecek sene sektör bu kadar büyüyecek, daha fazla satmalıyız.
Yani ‘daha ve en’ ile nereye varacağız. Onun için doğa ekonomiye isyan ediyor. Kendimize ait olmayan alanlara girdiğimiz için, kendimize ait olmayan alanlarda başımıza beklemediğimiz olaylar geliyor."
İŞ GÜCÜNDE SEKTÖREL DEĞİŞİM
İş gücünde sektörel değişimin yaşandığını belirten
ve tarım sektöründen örnekler veren Prof. Dr. Baltaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alacağımız çok ders var, her gün tarım ve hayvancılık sektörünün içler acısı halini TV’lerde görüyorsunuz. Bunu Türkiye’de hiç bir iktidarın çözmeye muktedir olmadığını düşünüyorum. Çünkü dünyanın gidişatına aykırı Türkiye’de yapılmaya çalışılan tarım. Tarlayı sürecekler, ekecekler, zararlı haşarat ulaşmazsa ve yağmur beklenen düzeyde yağarsa gibi bir çok durumdan sonra para kazanıp topraklarında yaşamaya devam edecekler.
Bugün tarım artık topraksız,
dikey ve topraklı olarak yapıldığı zaman da yapay zeka ile entegre olarak
yapılıyor. Dolayısıyla Türkiye’de tarımı, hayvancılığı çiftçiyi destekleyerek
kurtarmak mümkün değil. Nasıl mümkün? Ziraat ve veterinerlik fakültelerine
bilimsel olarak yaklaşmakla mümkün. İmam Hatip okullarına yapılan yatırımı
buraya kaydırmak gerekiyor. Özellikle turizm de kısmen bunun içinde gelişiyor.
En çok gelişecek olan da sağlık bakımı ve sosyal yardım sektörleri olacak.”
UZAKTAN ÇALIŞMA YETKİNLİKLERİ KAZANILMALI
Uzaktan çalışan insanların hangi yetkinliklere sahip olması gerektiğine ilişkin Hogan markasının yaptığı araştırmaya dikkati çeken Acar Baltaş şöyle devam etti:
“İş ortağımız Hogan’ın evden ve uzaktan çalışan insanların hangi yetkinliklere sahip olması gerektiğine ilişkin bir araştırması var. Bu insanların birinci özelliği dürtü kontrolünün olması, yani iş disiplini olan, program yapan, programını tamamlayan insanlar. İkinci özellikleri bu insanların vadettikleri gün ve saatte işi teslim edebiliyor olması. Üçüncü özellikleri ise değişen koşullara uygun çözüm üretebiliyorlar ya da üretilen çözümlere ayak diretmiyorlar.
Normalde insanlar bir aradaysa bu özellikler önemlidir, bir arada değillerse çok önemli değildir diye düşünürken tam tersine insanlar bir arada olmadığı zaman ‘iletişim ve bağ kurma’ konusu daha fazla önem kazanmış durumda. Dolayısıyla yöneticiler açısından burada iki sorumluluk var, çalışanın kişisel hayatlarındaki sorumluluklarıyla ilgili farkındalıklarının artması, nasılsın diye değil nasılsınız diye sorması, ailede hasta var mı, çocuklar eğitime ulaşabiliyor mu, bizim yapabileceğimiz bir şey var mı gibi sorular önem kazanıyor.
Tabi çalışanlar açısından da yetişkin sorumluluklarını
almaları, gözden ırak gönülden ırak diye düşünüp konfor alanını genişletme
eğiliminde olmamaları gerekiyor."
Akdeniz Gerçek Haber Merkezi