AKP’li eski Başkan Türel’in çılgın projesi olarak lanse
edilen ve iki farklı çayın suyunu denizle buluşturan Bogaçayı'nda, 2017 yılında
proje başlattı. Kent gündeminden düşmeyen projenin ilk etabı Ocak 2019'da
hayata geçirildi. Işıklandırma ve peyzaj düzenlemesindeki güzelliğiyle dikkati
çeken Boğaçayı'nda yaz mevsimiyle suda yosunlaşma başladı. Yosunlaşma sonrası
Boğaçayı'nda tartışmalar yeniden alevlendi. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Boğaçayı'nı
saran sucul bitkilere karşı taraklama makinesiyle temizlik çalışması başlattı.
Makine ile suyun 1,5 metre altına kadar inilerek yosunlar kesiliyor.
60 YILDA 5 BÜYÜK TAŞKIN
Büyükşehir Belediyesi Başkan Başdanışmanı ve Teknik İşler
Sözcücü Dr. Cem Oğuz, Boğaçayı'nın Antalya'nın önemli bir su kaynağı olduğunu
söyledi. Geçmişte çaydan inşaatta kullanılmak amacıyla kum ve çakıl alındığını
hatırlatan Dr. Oğuz, "Kaçak kum ve çakıl alımları nedeniyle çayın eni ve
derinliği bozulmuş. Bu nedenle 1960, 1994, 2003, 2009, 2015'te taşkınlar
yaşandı. Bu yüzen dikkatli olunması gereken bir çaydır. Suyun denizle buluşması
gerekiyor. Buraya müdahale edildiği zaman taşkın riski artıyor" dedi.
ÇAY, YAZIN GÖLETE DÖNÜŞTÜ
Boğaçayı için 2014 ve 2015 yılında 2 ayrı proje
tasarlandığını, ancak mühendislik açısından mümkün olmadığından iki projenin de
iptal edildiğini kaydeden Cem Oğuz, 2017 yılında üçüncü projenin hayata
geçirilmesinin hedeflendiğini söyledi. Denizin 750 metre içeri alınmasının
planlandığını dile getiren Oğuz, "Bunun için üç kademeli 12 metre
derinliğe giden kazıklar çakıldı. İki tarafında 3 kademeli kanal yaratıldı.
Ancak denizin içeriye alınmasından son anda vazgeçildi. Doğru bir karardı.
Deniz de içeriye alınmayınca burada bir gölet oluşturuldu. İlk yapıldığında
herkesin takdirini aldı. Ama mühendislik açısından bakıldığında taşkın, kıyı
erozyonu ve suların tuzlanması konusunda bir çözüm getirilemedi" diye
konuştu.
34 SANTİM BEKLENİRKEN 170 SANTİM RÜSUBAT OLUŞTU
Yılın 4 ayının kurak geçtiğini, bu sürede Boğaçayı'nda
oluşturulan göletin beslenemeyeceğine vurgu yapan Cem Oğuz, "Gölet
beslenemeyeceği için durgun bir su haline dönüştü. Sonuçta lagünleşme
gerçekleşti. Bu beklenen bir şeydi ve sucul bitkiler oluşmaya başladı. Bu
bitkiler suyun oksijen dengesini de bozdu. Bitkiler bir müddet sonra çürüyecek,
dibe çökecek ve çamur oluşacak. Başta koku olmak üzere sinekleşme artacak.
Burası 2,5 metre kazıldı. Yukarıdan gelen rüsubat da bu boşluğu dolduracak.
Projede göletin rüsubat dolumu yılda 34 santimetre öngörülmüş. Ancak 6 aylık
dönemde 170 santimetreye varan rüsubat birikimi oluşmuş. Bu öngörülmeyen bir
durum" dedi.
SAHİLİ KAYBETME RİSKİ
Cem Oğuz, taşkın açısından risk oluştuğunu, rüsubat
denizle buluşamadığı için dalgaların kıyıyı aşındırarak kıyı gerilemesine neden
olduğunu ve kumsalı kaybetme riskiyle karşı karşıya olduklarını söyledi. Bu
riski ortadan kaldırmak için bilim kurulu oluşturduklarını belirten Cem Oğuz,
kısa, orta ve uzun vadede öneriler ortaya çıktığını söyledi. Kısa vadede bu
sucul bitkileri kesmeye başladıklarını anlatan Oğuz, şöyle devam etti:
"Bitkiyi dipten aldığımız zaman çamur deryası ortayı
çıkıyor. Bu işlemi şimdi yaparsak sezonda denizi kirletmiş olacağız. Bu nedenle
köklemek yerine belli bir mesafede kesmeyi tercih ettik. Bitkilerin oluşmaması
için biyolojik ya da kimyasal bir mücadele gerekiyor. Kimyasal çözüm insanların
denize girdiği bir yerde doğru değil. Biyolojik mücadele yapılması gerekiyor.
Bu canlıları yok eden bakterileri suya bırakmak gerekiyor ama bu da ciddi bir
maliyet. Suyun içindeki oksijeni dengelemek için bir fıskiye sistemi oluşturmak
gerekiyor, bu da ayrı bir maliyet. Kıyıyı kaybetmemek adına biriken rüsubatı
kamyonlarla buradan taşıyarak kıyıya boşaltmamız gerekiyor. Bu da çok ciddi bir
maliyet."
MAHMUZLU ÇÖZÜM ÖNERİSİ
Bu sorun sürekli ortaya çıkacağını belirten Cem
Oğuz, "Konyaaltı Sahili'ni korumamız gerekiyor, sahildeki kıyıyı korumak
adına rüsubatı getirip boşaltmamız da yetmiyor. Bir takım önlemler almamız
gerekiyor. Karadeniz kıyılarında yapılmış deniz üzerine mahmuzlar
yerleştirmemiz gerekiyor. Bu mahmuzlar çirkin görüntü oluşturacak ama kıyıyı
korumak adına da yapmak zorundayız. Doğal yapıyı bozacağımız için turizm zarar
görecek.Dolayısıyla her taraftan baktığınızda olumsuzluklar dolu bir
proje" dedi.
'YA BU GÖLET KORUNACAK YA DA KONYAALTI SAHİLİ KORUNACAK'
"Ya bu gölet korunacak ya da Konyaaltı Sahili
korunacak" diye sözlerini sürdüren Cem Oğuz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu ikisinden birine karar vermemiz gerekiyor. Eğer
göleti koruyacaksak kıyı erozyonu nedeniyle sahili kaybetme riski var, ama
hiçbir Antalyalı bunu istemez. Eğer sahili koruyacaksak denize mahmuzlar
yapmamız gerekiyor. Bu da çok çirkin bir görüntü. Bu doğal güzelliği bozmak
hiçbir Antalyalının kabulleneceği bir şey değil. Boğaçayı'nın mevcut bu halini
korumak için de belediyenin her yıl milyonlarca para harcaması gerekiyor. Proje
için 131 milyon TL harcanmış. Bisiklet yolları, yürüyüş alanları
yapılabilirdi ama yatak ile hiç oynanmamalıydı. Yatağı eski haline dönüştürmek
mantıklı görünüyor, bilim insanları da bunu savunuyor."DHA
Editör: TE Bilisim