Pandemi süreci sonrası izlediğim siyasi hareketlilikten edindiğim intiba, artık seçim atmosferine girildiğini düşündürüyor.  Cumartesi günü katıldığım bir toplantıda yıllar önce siyaset yapmış, belediye başkanlıkları yapmış, il ilçe başkanlığı dâhil parti teşkilatlarında görevler almış kişilerin toplantısına siyaset diliyle ısınma hareketleri diyebilirim.


Öyle umuyorum ki bundan sonra siyasi toplantılar, buluşmalar artacaktır. Son zamanlarda kongrelerini tamamlayan DEVA Partisi ve Gelecek Partisi çoktan sokağa indi. Muharrem İnce’nin kurduğu Memleket Partisi de adından söz ettirmeye başladı. Gayretkâr bir il başkanına sahip Saadet Partisi ise uzunca zamandır adından söz ettiriyor. Seçimlerde, özellikle büyükşehirlerde başarı kazanmış CHP ile ittifak yaptığı İYİ Parti ise yükseliş trendinde.


Bütün bu hareketlilik içinde iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi de elbet geri durmuyor. Başta Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü ve Kepez İlçe Başkanı Bahattin Bayraktar’ın çalışmaları manşetlerde yer almaya devam ediyor. Hakan Tütüncü’nün partisinden daha ziyade kendi adına öncelikle seçim bölgesi Kepez'de dolaşması ve Muratpaşa, Konyaaltı gibi ilçelerde çeşitli gündemlerle gezmesi, kamuoyunda Büyükşehir’e başkan adaylığının zeminini hazırlıyor kanaati uyandırdı. Geçenlerde, Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığı'nda seçim stratejileri üzerine ilçe teşkilatlarının da katıldığı geniş bir toplantı oldu. Anlaşılan seçim konusunda bir şeyler hissetmişler.


Türkiye siyasetinde büyüyen her siyasi hareket adeta amip gibi kendi içinden bölünüyor. Bu bölünmelere bulundukları siyasi hareketin hedeflerinden ve de söylemlerinden sapmaların sebep olduğunu söyleseler de itibar kaybına uğramanın ve hırsların da etkisinden söz edebiliriz.


Tecrübeli siyasetçiler, yenilen doymaz veya her seçim sonrası yeni bir seçimin hazırlık dönemidir der. Bence doğru. Siyasetin sosyal rantının tadını almış her siyasi, yenilince daha da hırslanıyor. İşin ekonomik getirilerinden söz etmeye şimdilik gerek yok. İşlerini ve ticaretlerini daha kolay yürütürler diyerek geçiştirelim.


Sonuç olarak, seçim alanında vatandaşın önünde çok seçenek çıkmış oluyor. Toplumumuz artık eskisi gibi kolay ikna edilecek bir yapıda değil. YouTube ve Facebook sayesinde, en ücra köyde yaşayandan kentlisine kadar her vatandaş,  gittikçe daha bilinçli. Hele ki Z-Y kuşağı zor ikna olacağa benziyor. Vatandaşlar iş, aş istiyor. Huzuru temin edecek, hakkını hukukunu arayınca çare olacak siyasetçi istiyor. Haksız uygulamaları, parasının çarçur edildiğini istemiyor. Müteahhitleri zengin eden belediye ve de siyasetçi istemiyor. En önemlisi yöneticilere güvenmek istiyor.


İnşallah bu kadar siyasi bölünmüşlüğün ateşi kimseyi yakmaz.


Hoşça kalın, güvenilir siyasetçileri aklınızda tutun.