Gösteri adamı anlamında, birçok yabancı kelime gibi İngilizce’den devşirilmiş halde kullandığımız ‘şov’ ve de ‘şovmen’ kelimelerini birçok alanda ve kişilerde kullanmak mümkün.


Ülke insanımız yardım yapmayı sever, ‘Yardım bulaşıcıdır’ şeklinde bir söylevimiz de var. Har kim fakire, yoksul komşusuna yardım yapıyorsa elbette üstün meziyetli insandır.


Takip edeniniz varsa, son yıllarda her alanda yardım yapan vakıflar ve kurumlar fazlalaştı. Kanımca bu kurumlar vatandaşlardan ayni veya nakdi her türlü yardımları toplayıp mağdur bölgelere ve muhtaç insanlara ulaştırıyor. Bu yardımlar yapılırken sosyal medyada çeşitli resim ve yazı metinleriyle vatandaşlara duyuruyorlar. Belki de yardım yapacak vatandaşlara hem adres verilmiş oluyor hem de teşvik oluyor. Bence bu konuda bir mahsur yok. Neticede yapılan yardımlar adam seçmeden, kendi dünya görüşlerine yakın, uzak araştırması yapılmadan veya siyaseten bizden olan olmayan ayırımı yapılmadan yapılıyorsa tamamen insanidir. Türk kültüründe de bu böyledir.


Antalya yangınında da bakanlıklarımız, valiliğimiz, belediyelerimiz ve tüm yardım kurumlarımız harekete geçti. Orman müdürlüğünün ve belediyelerimizin arazözleri günlerce yangınla mücadele etti. Uçak konusunda, helikopter kiralama konusunda, epey tartışma yaşandı. Böylesi konulara girmenin artık anlamı kalmadı. Sonuçta olan oldu, yanan yandı. Şimdi yaralar sarılacak.  


İktidarından muhalefetine, siyasi partilerimizin liderleri, vekillerimiz, parti başkanları ve belediye başkanlarımız, köy köy yangın mahallini gezdi dert dinledi. Bu ziyaretler, canı yanan vatandaşlara, gönül alma ve moral verme yönünden çok isabetli oldu. Özellikle belediye başkanlarının gayretleri kamuoyu tarafından takdir edildi.


Konu sosyal medya paylaşımlarına gelince, bazılarını eleştirmeden edemeyeceğim. Yetkililer gece gündüz sahadayken, adeta gezmeye gelmiş gibi günübirlik yangın bölgelerine giderek video ve fotoğraf paylaşımı yapanlar var. Aralarında, geçmişte kenarından köşesinden siyaset yapmışlar da var, partilerin il ve ilçe yönetimindeki kişiler de var. Üstelik eline hortum alıp su sıkıp fotoğrafı çekilen de var, pet şişeyle yol kenarına su atan da var. Bölgeye gelen bakanların, vekillerin yanında poz vererek kendisinin gündeme gelmesini sağlamaya çalışan da var. Lafın özü, her felaket anında ülkesi için tehlikeye atılan asil milletimizin duyarlı fertleri, yine vatana bağlılıklarını ispatladı ama sırf görüntü vermek için bölgelere giden ‘şov’cuları eleştirmeden edemeyeceğim.  Anlamakta zorlansam da siyaset her yerde olur mantığını felaket bölgelerinde kabul edemem.


Yangın haberlerini, sitelerden, sosyal paylaşımlardan araştırıyorum. Valilik personelinin, İtfaiyecilerin, orman bölge müdürlüğü personellerinin, belediyelerimizin çilekeş emekçilerinin videolarına ve fotoğraf paylaşımlarına rastlamadım. Onları, bazı gazeteciler haber yapmış ama kendileri bir şey paylaşmamış.


Yaptığım eleştirilerde, küçük araçlarıyla çeşitli ihtiyaç malzemesi taşıyanları yardım toplayıp bölgeye ulaştıran grupları hariç tutuyorum. Yangın bölgesi köylülerinin, çevredeki vatandaşların ve de gönüllülerin tırmıkla, kazma kürekle yaptıkları temizleme çalışmalarında şova dönük bir durum da fark etmedim. Yapılan yardım kutularında veya yardım getiren araçlarda parti logoları var mıydı, dikkat etmedim. Ama bir haber dikkatimi çekti. Bir firma, yüzlerce yangın söndürme tüpü yollamış. Fakat tüplerin etiketlerini sökmüş. Kimden ve nereden geldiği belli değil. O firmayı bulabilsem, gazetede tam sayfa bila ücret reklam ve tanıtımını yapmak isterim.