Yani hani bazılarının dediği görünmez-değildir, bak tabiata gör Tanrıyı…

Bu şehrin en önemli ırmaklarının birinin içine döktükleri zehirle on binlerce balığın ölümüne yol açan, nehrin yıllarca kirli kalmasına neden olan şerefsizler ve adiler ordusu hala kayıplarda…

Kimse çıkıp da ‘Bu işin sorumlusu ŞUNLARDIR!’ diyemiyor.

Bir ufak-tefek bir kadın çıkıp çığlık çığlığa konuyu gündeme getiriyor. Meydan okuyor, STK’ları göreve çağırıyor, kardeşim kimseden tık çıkmıyor…

Her sene bir şeyden şikayet turizm örgütleri, sanki üzerlerine ölü toprağı serpilmiş vaziyette..

Oğlum, içinizde bir tane mi mangal yürekli adam yok! Yuh olsun..

Tekrar ediyorum, bakın bu açıklamaya yaparsanız altı üstü toplumsal bir sorumluluğu yerine getireceksiniz yani, hükümeti falan eleştirmiyorsunuz.

Şehrinizi kirleten o aşağılık yaratıkları bir iki cümle ile kınayacaksınız.

 Bölge belediyesi ve diğer kamu kurumları neden sessiz, hala belli değil.

Sizin göreviniz bu halkın çıkarlarını mı yoksa o soysuzlar çetesinin mi çıkarlarını korumak.

E, bu şartlarda bu şehrin çıkarlarını, koca yürekli bir tek YELİZ GÜL EGE savunuyor ya…

Helal olsun ona..

Yahu, korkmayın, ürkmeyin!!

Merak etmeyin kimse sizin gibi renksiz tayfadan Boğaziçi Üniversitesi’ni savunma beklemiyor.

Kendi şehrinizde katledilen bir doğa varlığını koruyan birkaç cümle edeceksiniz.

 Tekraren teşekkürler; küçük cüsseli, ama aslan yürekli kadın.

 Bugün bu kadar…