Sevgili Okuyucu;  Amerika devletinin kavşak noktalarını inceleyen yazı dizimizin sonuncusundayız.

 Ve elbette KONYAALTI BELEDİYESİ’NE SORDUĞUMUZ SORU HALA GEÇERLİ…

20. asrın başlarında dünyaya yeni bir güç olarak katılan ABD, 20’li yılların sonuna doğru yobaz bir -alkol yasağı- nedeniyle gangsterlerin elinde oyuncak olmak üzereydi... Başkan Roosevelt iş başına geçince bu organize suç makinesini hatırı sayılır ölçüde geriletmiş ama tamamen ortadan kaldıramamıştı. Bu işler öyleydi ki mesela savaş başladığında Başkan Roosevelt için koca Amerika’da bir zırhlı araba… Düşünün dünya araba endüstrisinin kundağı olan ABD’de koca Başkan için bir tanecik zırhlı araç bulunamıyor. Ne yaptılar dersiniz?

Bir zamanların ünlü gangsteri Al Capone o günlerde hapisteydi... O’nun arabasına el koydular, çünkü gangster kralının arabası zırhlıydı… Başkan Roosevelt, her zaman ki şakacı karakterine uygun olarak ‘Al’a sordunuz mu, adam alınmasın?’ demişti.

Roosevelt, Amerikan tarihinde dört dönem üst üste seçilen tek Başkan olarak tarihe geçecekti (sonraları en fazla -iki- dönem aday olabilir şartı gelmişti)

Avrupa savaşına 1941 Aralık’ı itibariyle katılan Amerika, hazinesi dolu, tarlaları verimli, sanayisi tam kapasite çalışan bir ülkeydi. Zayıf olan tek yanı Ciheti Askeriye idi. Donanma dışında Amerikan silahlı kuvvetlerinin göze batan bir duruşu yoktu.

Savaşı kazanan Amerika’da 50’li yılların ünlü başkanı savaşın en tanınan generali Eisenhower idi. Adam Muhafazakar Cumhuriyetçi Parti adayı ve eski bir asker olmasına rağmen makamını terk ederken ayet gibi bir laf etmişti; ‘Ülkenin geleceğine sakın ola asker ve sınai ortaklığını getirmeyin!’

 ABD başkanları içinde en popüler başkan sıralamasında ilk üç sıradan hiç düşmeyen Başkan John F. Kennedy ise ülke içindeki köklü düşmanlığının sonucu hala karanlıkta kalan bir suikast ile öldürülmüştü. İlgili soruşturma evrakının 2038’e kadar gizlilik kaydının korunması, cinayetin ne kadar karanlık ve menfur olduğunun ispatı sanki.

 Uzun lafın kısası şu, hala bir Amerikalı kimliği yaratılamıyor. Çünkü hala Amerika’da -iyi- yaşam biçimi dendiğinde ülkenin Doğu sahili ile ortadaki eyaletler arasında ciddi farklılıklar var.

Doğu sahilindeki aydın ve enteller Avrupa tarzı yaşam biçimini daha çok benimsiyorlar, onun için de Koloni zamanından kalma töreleri koruyorlar. Araba olarak Roll’s veya Mercedes veya BMW araç alıyorlar. Fransızca konuşabildiklerinde, hele bir de aksansız… Amerikan aydın kremasının en üst sıralarında yer alıyorlar. Orta Amerikan eyaletleri ise daha farklı, onlar nedense milliyetçi ve dinci takılıyorlar ve Doğu sahili insanları ile ters düşüyorlardı. İşin en komiği açlıktan nefesi kokan bu garip topluluk, hayatında bir gün olsun yokluk yüzü görmemiş, Donal Trump’ı -kurtarıcı- olarak görüyorlar. Çünkü asıl dert, Doğu sahilindeki yaşam biçiminin bir şekilde bu zavallılara transfer edilmesi. Bu işin bir sınıfsal mücadele olduğunu algılayamadıkları için de Başkan Trump bir -höykürse- oralar darma duman olur diye umut ediyorlar.

Sonuçta Başkan Lincoln’ün silah zoruyla kurduğu Birlik, Başkan Trump tarafından dağıtılmak üzere…

Üstelik her ikisi de Muhafazakar Cumhuriyetçi Parti’nin adayı… Birliği kurmanın bedelini Başkan Lincoln hayatıyla ödemişti...

Trump nasıl bir bedel ödemeye hazır asıl soru da burada?