Bütün dünyada yoksulluğun ve yoksulların dili aynı. Aş, iş, ekmek, sağlık, eğitim. Yani insan gibi yaşamak için asgari ihtiyaçlarının karşılanması. Ama öyle bir adaletsiz düzen var ki; zengin daha zengin olurken, yoksul daha yoksul oluyor. Bütün dünyada pandemi ortamında ekonomiler giderek zorlanırken, işsizlik de hızla artıyor! Evlere kapanan insanlar, iş yerlerinin de birer birer kapanmasıyla işsizlik, parasızlık ve yoksullukla boğuşuyor! Umutsuzluk ve çaresizlik artıyor.

 

Alışveriş merkezlerine ve pazarlara baktığınızda yoksulluk artık gözlemleniyor! Kış ortamında; barınma, beslenme, ısınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlarda umutsuzluk ve korku artıyor!

 

Öyle ki; Tarım sektöründeki gelişmelere dair “İstanbul Politik Araştırmalar Enstitüsü” nün araştırmasında; “paramızın Dolar karşısında değer kaybı nedeniyle artan maliyetler yüzünden, çiftçiler üretimden çekilmekte ve toprağı bırakmaktaymış! Ve bu durumun ülkemizi tarım konusunda dışa bağımlı hale getirme tehlikesi varmış!”

 

Yine Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) tarafından yapılan açıklamada ise, esnafın zor durumda olduğu, virüs yüzünden çalışmalarının kısıtlanması ile zarar ettikleri ve daha da kötüsü gelen icra takipleri yüzünden perişan oldukları, çoğu işyerinin kapandığı vurgulanıyor! Herkes ödemelerinde ve vergi vermede zorlanıyor.

 

Bu durum dünya genelinde de böyle! Pandemi sürecinin yarattığı kriz, dünyanın en zengin ülkelerinde bile ekonomik krize ve işsizliğe yol açmış durumda. Mesela; “Alman Hava Yolu Lufthansa’nın, son ayına girdiğimiz 2020 yılı bitmeden, dünya genelinde toplam 29 bin çalışanını işten çıkaracağı belirtiliyor!

 

Bundan sonra görünen o ki; “pandemi” kadar sarsıcı bir başka kriz de ekonomi alanında olacak ve dünya sadece virüsle değil, yoksullukla da mücadele edecek! Daha adil ve daha az açgözlü bir dünya için, şimdiden çözüm üretmek zorundayız hepimiz. Yaşanılası bir dünya için bu şart!