Hep korkulur yaşlanmaktan ama aslında güzeldir yaşlanmak, hayatın bir parçasıdır, hatta keyiflidir de... Çünkü artık bir hayat bilgesi olarak, neyi yapıp, neyi yapamayacağını bildiğin bir dönemdir. Şaka değil, bu insanı daha da güçlü kılar. Artık yaralanmaktan korkmazsın mesela. Tedbirli olmayı öğrenmişsindir.

Küçük ayrıntılara takılmazsın sürekli. Mükemmeliyetçi olup, her şeyi dert etmezsin. Giderek daha hoşgörülü, daha yumuşak bakarsın dünyaya. Ama bir şey daha olur. Sen artık, gençken sahip olduğun pek çok şeyi kaybedersin. Sadece anıların kalır tümüyle sana ait. Kesinlikle bilirsin, artık daha kalender yaşayacaksın.

Senden önceki kuşaklar gibi, daha tasasız, daha durağan bir kıvamda yaşayacaksın hayatı. O yüzden de daha az stresli, daha az mutsuz olacaksın. Artık mutlu olmak için, çocukların ve torunların kalabalığı yetecek sana. Onların onca işlerinin, koşuşturmalarının arasında, vakit bulup, seni de ziyarete gelmeleri için, en çok bayramları bekleyeceksin nemli gözlerle. Bir tek yol gözlemek zor gelecek sana! Geldiklerinde ama unutacaksın kırgınlıklarını, yalnızlığını.

Yaşlanarak öğrendin bütün bunları. Ama artık öğrenerek yaşlanman da mümkün. "Öğrenme" de çünkü tazelenme var. Antalya' da Akdeniz Üniversitesi'nde Gerontoloji Profesörü İsmail Tufan ve bir grup gönüllü akademisyen tarafından kurulan " Tazelenme Üniversitesi" yaşlılara ömür boyu öğrenmenin insanı tazelediğini ve başarılı yaşlanmanın önemini anlatıyor. Bu üniversiteye 60 yaşından gün almış herkes ücretsiz katılıyor. Tazelenme Üniversite'si " sağlıklı ve aktif yaşlanma" modeline odaklı programıyla, herkesi yaşlılığın üstesinden kolayca gelebilecek bir duruma getiriyor.

18- 24 Mart "Yaşlılara Saygı Haftası"nda "Tazelenme Üniversitesi"  ve onların değerli akademisyenleriyle tanışın derim. Keşke televizyonlarımızda onları tanıtabilseydik. Böylece bu hafta gerçekten de, yaşlılar için hayatı güzelleştiren seçeneklerin olduğunu gösteren bir hafta olurdu.