Dünyamız yaşlanan nüfusla birlikte, pek çok hastalığın
yanı sıra, nörolojik rahatsızlıklarla da karşı karşıya. Üstelik zorlu yaşam
koşulları, genetik özellikler ve başka bilinmeyen nedenlerle çok yaygın olan
nörolojik rahatsızlıkların başında da “Alzheimer “ hastalığı geliyor! Bu
hastalığın farkındalığını sağlamak için de 21 Eylül “ Dünya Alzheimer Günü”
olarak kabul edilmiştir.
Çevrenizde ya da yakın akrabalarınızda mutlaka
bir “Alzheimer” hastası görmüşsünüzdür. Hastalığın en erken ve en yaygın
belirtisi “ unutmak” tır. Hele hastalık öncesi yani sağlıklıyken, yakından
tanıdığınız birinin, bu hastalığa yakalandığını öğrendiğinizde, onda
gördükleriniz sizi şoka sokabilir! O yüzden bu tür hastaların yakınlarına da
rehberlik etmek ve destek olmak gerektiğini söylüyor bilim insanları. Çünkü ona
baktığınızda; gözlerindeki o çocuksu çaresiz bakışı, boşlukta ve karanlıkta
kalmış gibi korkmuş duruşu ve hafıza boşluğundaki kaybolmuşluğu görebilirsiniz.
Bu halleriyle size adeta;
“ Her şeyi unutuyorum, isimleri, yerleri,
tarihleri, kim olduğumu ve bazen senin kim olduğunu da unutuyorum. Bunun için
bana kızma! Ben unutsam da, sen beni unutma! Sakın ellerimi bırakma! Ben bazen
kaybolmuş bir çocuk gibi korkuyorum! Rehberliğin olmazsa, kaybolabilirim.
Eskiden kendi bakımımı yapabiliyordum. Şimdi sadece senin yardımınla yapıyorum.
Ocağın üstünde yemeği unutuyorum. Hatta yaşadığım evde odaları karıştırıyorum.
O yüzden beni yabancı yerlere terketme. Kolayca öğrenemiyorum. Biliyorum
kalbini kırıyorum. Agresif, şüpheci ve kötü biri gibi davranıyorum. Bir yere
koyduğum şeyi unutuyorum. Aradığım hiç bir şeyi bulamıyorum. Bunun için de seni
suçluyorum! Bazen büyük karanlık bir boşluğum oluyor. O zaman geçmişe
dönüyorum. Çok, ama çok korkuyorum. Beni bırakma! Unutursam, unutma! “ diyorlar.
Bunu belki ifade edemiyorlar ama, onları
izlediğinizde, gerçekten anlamaya çalıştığınızda siz de göreceksiniz. Tam
olarak yukarıdaki cümleleri söylüyorlar beden dilleriyle! Tıpkı henüz
konuşamayan, ihtiyaçlarını söyleyemeyen bir bebeğin ağlamasından; acıkıp
acıkmadığını, altını kirletip kirletmediğini, uykusunun gelip gelmediğini
anlamanız gibi... Zor değil mi? Sadece hasta için değil, hasta yakını için de
zor bir durum!
Ama bu zorluklarda bize yardım edecek
nörologlar, gerontologlar, psikologlar olmalı! Kurumsal, planlı ve eşgüdümlü
bir çalışmayla mucizeler yaratılabilir! “Mucizelere inanmam” demeyin sakın!
Hayat mucizelerle doludur.
Antalya ‘ da ve Türkiye genelinde, bu tür
hastalar ve hasta olmayan yaşlılar için de “sağlıklı yaşlanma” yı programlayan
“ Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. İsmail Tufan hoca ve
ekibi; bu mucizeyi gerçekleştiren çok özel insanlardır. Tabii hocanın
yetiştirdiği öğrenciler de öyle. Ayrıca İsmail hocanın 50 yaş ve üstü için
açtığı “Tazelenme Üniversitesi”, pandemi ortamında da dersleri, VTV
televizyonunda Çarşamba ve Cuma günleri saat 15.00’ te, dersi kaçıranlar için
de, Cumartesi ve Pazar günleri saat 13.00’ te veriyor! Antalya’ da yaşayanlar
olarak, o yüzden çok, ama çok şanslıyız. Teşekkürler hocam, iyi ki varsınız!
Unutursam unutma!
Aysel Bereke
Yorumlar