Tuhaf bir soru gibi oldu bu ama, benim mutluluk reçetem var! Onu önce en sevdiğime, sonra diğer sevdiklerime yazıp hediye etmek istiyorum özel günlerin de. Bugün, özel bir gün benim için. Varlığıyla hayatıma anlam katan bir taneme hep mutlu olsun diye “mutluluk reçete” mi göndermek istiyorum. Tabii bütün sevdiklerim de kullansın isterim bu reçeteyi.

Mutluluk, görece bir kavram aslında. Kişiye ve o kişinin hayata bakış açısına göre değişiyor. Ben mutluluğu bildiğimi sanırdım. Ama gerçek mutluluğu, anne olduğumda yaşadım. O güzel yüzünü gördüğümde bebeğimin, anladım ki; daha büyük bir sevgi, daha büyük bir mutluluk yok hayatta. İnsan kendisinden, canından daha çok sevebilir mi birisini derseniz, evet sever. Bir anne, bebeğini ancak böyle sever. Bütün bencilliklerinden arınmış, bütün hırslarından kurtulmuş bir biçimde, en saf ve en katıksız haliyle, sonsuza dek sürecek bir aşkla sever insan bebeğini. En kötü zamanlarda, en dağılmış durumlarda, en umutsuz hallerde dahi, onun bir gülüşü ile, kocaman bir mutluluk aydınlatır içinizi. Benim için mutluluğun tanımı budur işte.

Ünlü şairimiz Nazım Hikmet’ te ressam Abidin Dino’ ya sormuştu; “Mutluluğun resmini yapabilir misin?” diye. Onu bilmem ama bir tanem, benim mutluluğumun resmî sensin. Senin varlığın. Eminim, pek çok anne için de böyledir bu.

Zor ve zorlu bir dünya da yaşıyoruz. Üstelik hayat insanlık için giderek daha da çekilmez bir hal alıyor! Hepimizin, çocuklarımızın da mutlu olmaya ihtiyacı var. Günümüzde ise mutlu olmak hiç kolay değil ne yazık ki!

Mutluluğun resmi yapılamadı belki ama, mutluluğun reçetesi çıktı. Pennsylvania Üniversite’ sinden Psikolog Martin Seligman, “mutluluk” konusunda araştırmalar yapmış biri. Ona göre; “Para, iyi eğitim, yüksek IQ ve gençlik gibi özellikler, sanılanın aksine, mutluluk getirmiyormuş!

Bu konuda yine Kaliforniya Üniversite’ sinden Psikolog Sonya Lyubomirsky’ de, bu alanda yapılan araştırmalara dayanarak, 8 maddelik bir reçete vermiş! İşte mutluluğa ulaştıran bir yol olarak, o reçete:

1_ Şükredin: Başınıza gelen güzel şeyleri düşünün ve bunları her hafta sonu bir günlüğe not edin. Her hafta en az 3_ 5 maddeyi, önemsizden, daha önemliye doğru sıralayın.

2_ Başkalarına iyilik yapın: Bu, ihtiyaç sahiplerine ya da yakın ilgiye gereksinim duyan birine yapabileceğiniz bir iyilik olabilir. Bu sizin kendinizi iyi hissetmenizi sağlarken, başkalarının gözünde de sizi yüceltecektir.

3_ Hayatın tadını çıkarın: Anlık mutlulukları görmezden gelmeyin. Psikologlar, beyninizde güzel anların fotoğrafını çekin ve üzgün olduğunuzda, bu anları yeniden hatırlayın diyorlar.

4_ Akıl hocanıza teşekkür edin: Hayatınızın dönüm noktalarında size yol gösterenlere teşekkür edin.

5_ Affetmeyi öğrenin: Affetmeyenler, öfkelerinden kurtulamaz ve sürekli intikam peşinde koşarlar. Oysa affedenler, geçmişleriyle barışarak, daha mutlu olurlar.

6_ Ailenize ve arkadaşlarınıza zaman ayırın: En büyük zenginlik, güçlü, sevgi ve güven dolu ilişkilerimizdir. Ne para, ne iş, ne de sağlık, iyi ilişkilerimiz kadar önemli değildir. Çünkü insan, sosyal bir varlıktır.

7_ Bedeninize özen gösterin: Bolca egzersiz yapın, yeterince uyuyun ve gülümseyin. Gülmek, kısa vade de ruh halinizi olumlu etkiler. Doğru, düzenli ve iyi beslenin.

8_ Zorluk ve stresle baş etmenin yollarını bulun: İnançlarınız ve “bunu da atlatırım” türünden telkinler, mücadele gücünüzü arttırır. İyimser ve umutlu olun.

Bir de tabii, sormak lazım kendimize: “Yeniden dünyaya gelsem, yine bu hayatı ister miydim?” Diye... Cevabınız “evet” ise, “mutlu”sunuz demektir.

Aslında en başında dediğim gibi, mutluluk görece bir kavram. Birçok kişinin mutluluk reçetesine ekleyeceği yeni ve kişiye özel maddeler olacaktır. Çünkü mutluluk, insanların beklentilerine göre de değişiyor! Beklenti çıtasını çok yüksek tutmazsak, mutluluğa erişim daha kolay olacaktır. Yaşamdaki anlık ve küçük mutlulukları göz ardı etmeyin sakın. En sevdiğime, bütün sevdiklerime ve okurlarımın tümüne, her şeye rağmen, hep mutlu olun diyorum. Hayat çünkü, çok kısa. O yüzden her dakikası mutlu geçmeli!