Günümüzde zamlardan öyle bir hale geldik ki; artık temel ihtiyaçlarımız bile, lüks sayılır oldu! Oysa gelişmiş ülkelerde; yeme, içme, barınma, ısınma, sağlık, eğitim ve çalışma gibi ihtiyaçların yanı sıra; tiyatro, sinema, konser, kitap okuma, eş dostla bir araya gelip, dışarda ya da evde yemek yeme, senede bir kez tatil yapma, yurt dışında başka ülkelere turistik geziler yapma, başka toplumları ve kültürleri tanıma gibi sosyal ihtiyaçlar da karşılanır. Çünkü gelişmişliğin ölçüsü budur.

 

İnsanın ruhunu besleyen, kişiliğini ve düşünce ufkunu geliştiren bütün kültürel etkinlikler, lüks oldu hepimiz için! Çünkü bütün bunlar için ayıracak

parası olmayan insanların, yaşamak için elzem olan yiyecek parasını bile bulamaması, aslında acınası bir durum ve bir ülke için de az gelişmişlik göstergesidir dünyada.

 

Düşünsenize, memlekete gidip ailenizi bile ziyaret etmenin lüks olduğu ülkemizde, bize layık görülen şey; çekirdek çitleyip, dandik televizyon programlarını izlemek oluyor!

 

Yoksullaştırılmış kitleler bunu yaşamaya zorlanırken, haketmedikleri zenginliklere kavuşan, görgüsüz ve bilgisiz tiplerin de, ruhlarını ve beyinlerini besleyecek şeyler yaptıklarını düşünmüyorum ben. O yoz kültürleri ile, onlar da; gösterişli evler, arabalar, pahalı saatler, takılar ve telefonlarla, statü kazandıklarını sanan, bir başka acınası gruptur çoğunlukla! Onlara gelişmişlik göstergesinin bu olmadığını anlatamazsınız bir türlü. Kapasiteleri yetmez buna!

 

Ama ben yine de bu tiplere, gelişmişlik düzeyleri dünyaca tescillenmiş Kuzey Avrupa ülkelerine bir bakmalarını öneririm. Neden mi?

 

“ Gelişmiş ülke, fakirlerin bile arabaya bindiği ülke değil, zenginlerin bile otobüse bindiği ülkedir.” Der, Gustavo Petro.

 

Ben de buna bütün kalbimle inanıyorum.