Bu gün 10 Kasım, ATATÜRK’ümüzü kaybettiğimiz gün. Ama, bu anma gününde de biliyoruz ki; o her zaman kalplerimizde sevgiyle yaşayacak. Yaşarken kendini adadığı milleti ve ülkesi, onun ölümünden sonra da, kuşaklar boyu sürecek bir sevgiyle, o büyük önderi anacak ve yaşatacak.

 

Dünya tarihinin en büyük devrimcilerinden olan Mustafa Kemal Atatürk, yabancı devlet adamları tarafından da takdir edilen üstün zekası, şaşmaz öngörüleri ve cesareti ile bütün ulusun kaderini çizerken, ulusumuzun makus talihini de yenmiş, bütün mazlum uluslara da, örnek olacak bir bağımsızlık savaşını kazanmıştır. Yenilmez sanılan emperyalist devletleri yenerken ve yıkılan Osmanlı Devletinin küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, bunca ağır yükle yorgun düşen bedeni, onu çok genç yaşta aramızdan aldı ne yazık ki!

 

O zamanlar için amansız bir hastalık sayılan “ karaciğer siroz” u, farkına varılmadan ilerlemiş ve hastalık 1937 yılının sonlarına doğru ancak anlaşılabilmişti! Kesin perhiz ve dinlenme ile Atatürk’ ün en fazla bir kaç yıl daha yaşayacağını söyleyen ünlü hekimler bile, ona söz dinletemediler. “Hatay sorunu” onu dinlenmekten alıkoydu. Hastalık tam durgunluk dönemine girmişken, o; milleti için, ünlü Güney yolculuğuna çıktı. ( 19_ 26 Mayıs 1938) Hatay sınırında incelemeler yaptı. Saatlerce ayakta askerleri denetledi. Yolculuk bittiği zaman, büyük önderin sağlığı için son umutlar da yok olmuş, ama Fransızlar da Hatay davasını yitirdiklerini anlamışlardı.

 

“ Bu yolculuktan sonra Atatürk, son aylarını İstanbul’ da geçirdi. Acı sonun farkındaydı. 5 Eylül 1938’ de el yazısıyla vasiyetnamesini yazdı. Daha önce bütün çiftliklerini içlerindeki malları ile ulusa bağışlayan Atatürk, vasiyetnamesi ile geri kalan servetini ve bu servetin bütün gelirini, Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına tahsis etmiştir.

 

Dünya da bütün servetini miras olarak ulusuna bırakan bildiğiniz başka devlet adamı var mı acaba?

 

Atatürk yaşadığı döneme göre, demokrasi ve özgürlüğü benimsemiş ve içselleştirmiş bir devlet adamıydı. Bunu; “Türkiye’ de hiçbir kimse, fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışamaz ve böyle bir şeye müsaade edilmez... Şüphesiz, fikirlerin, itikatların (inançların) başka başka olmasından şikayet etmemek lazımdır. Çünkü bütün fikirler ve itikatlar, bir noktada birleştiği takdirde, bu hareketsizlik alametidir (belirtisidir). Öyle bir hal elbette arzu edilmez. Bunun içindir ki hakiki hürriyetçiler taassupsuzluğun (hoşgörünün, toleransın) umumi bir huy olmasını temenni ederler (dilerler)” (Atatürk İlkeleri ve İnkılap tarihi kitabından alıntılanmıştır Önder’in bu sözleri.)

 

Işıklar içinde yat Atatürk, bu millet; sevgisiyle, seni sonsuza dek yaşatacak.