Diyerek başlayalım söze…

 

Öncelikle coğrafyamızın çevre sorunları başta olmak üzere, halkımızın, beldemizin ve bölgemizin her alandaki sorunlarına parmak basan, çözüm yolları üzerindeki fikir beyanıyla alternatifler sunan GERÇEK Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Sayın Songül BAŞKAYA ve değerli ekibinin, okuyucularımızın, halkımızın Ramazan Bayramı’nı, en içten dileklerimle kutlar, tüm Müslüman alemine hayırlara vesile olmasını temenni ederim.

 

Günümüzde 35-45 yaşını hatim etmiş hatta daha ileri yaştakiler bayramla ilgili bir sohbet olduğunda hepsi aynı şekilde iç çekerek "Ah ah neydi o eski bayramlar" demekten kendilerini alamazlar.

 

Öyle anlaşılıyor ki, Türk toplumunun geçmişinde eski bayramların tertip ve düzeni, halkımızın bayramlarla ve insanların birbirleriyle olan iletişimlerinde çok değerli insani, örf ve adetlerin yaşatılması, yardım severlik, toplumsal saygınlık, hak ve hukuka saygı, inanç düzeyinde derin bir olgu, küçüklerle büyüklerin birbirlerine bakışı, anne ve babaların hatırlanış biçimi, eğlence ve eğlenme kültürünün derinliği gibi çok sayıda bayram ve bayramlaşma geleneği konularının artık günümüzde bozulmaya ve yozlaşmaya uğradığı kanaatinin yaygın hale geldiği anlaşılmaktadır.

 

Yine öyle anlaşılıyor ki maziye mal olmuş bayramların bugün özlenir hale gelmiş olmasının temelinde, gittikçe bozulan ekonomik kısır döngüler başta olmak üzere, sosyolojik süreçte toplum psikolojisinde gittikçe derinleşen sosyal ve psikal travmalar rol oynuyor olabilir.

Fakat duruma hangi açıdan bakılırsa bakılsın millet olarak özümüze kazınmış değer yargılarımızdan asla taviz vermemeliyiz.

 

Koşullar ne olursa olsun hümanist bir toplumsal yapı içinde, yalnızca bayramlarda değil, yaşamımız boyunca ve her alanda toplumsal bütünlüğümüzü muhafaza ederek gelecek nesillere örnek olma eğilimlerimizi kalıcı hale getirebiliriz.