Antalya Kent Konseyi, 21’inci Yüzyılda Antalya Çalıştayları kapsamında, 'Afet Yönetimi ve Bilinci Çalıştayı' düzenledi.
Antalya Kent Konseyi Toplantı Salonu'nda, yoğun katılımın olduğu çalıştayda konuşan Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, 12 Mart-4 Haziran arasında devam edecek olan, 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayları’nın birincisini Afet Bilinci ve Yönetimi adıyla yapıldığını belirtti.
Bu çalıştayın Antalya için büyük önem arz ettiğini dile getiren Kurt, “Kentimizin bugünkü sorunları karşısında birlikte nasıl bir yol haritası belirleriz, yöneticiler gündemini nasıl oluştururuz diye yola çıktık. Hazirana kadar sürecek. Kent konseyi ve paydaş kurumlarda da toplantılar olacak. Afet sadece belleklerimizde sınırlı ama çeşidi var. Yangın, deprem, taşkınlarda ciddi faturalar ödedik. Yaşadığımız şehrin güvenli olup olmadığı önemli. Güvenli şehir ve evlerde yaşamak istiyoruz. Afet açısından kentlilere düşen sorumluluklar hem de yönetimlerin afetle mücadele konusunda nasıl bir yol izlemeli, öncelikler ne olmalı raporlara yansıyacak. Buradan alınan kararlar ve düşüncelerin hayata geçirilmesi bizim rotamız olacak. Yetkisi olan ya da olmayan herkesin ortak sorumlulukları var. Afetleri enine boyuna tartışacağız. Olayları Antalya ölçeğinde değerlendireceğiz.” ifadelerine yer verdi.
"Türkiye'de Yangın Bilinmiyor"
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kavgacı, orman yangınları riski ve kapasitesiyle ilgili bilgiler verdi.
Ali Kavgacı, Türkiye’de her yıl 3 bine yakın orman yangını çıktığını, 2024 yılında ise bu rakamın 3 bin 600’e ulaştığını kaydetti.
Yangını yönetmek için yangının bilinmesi gerektiğine değinen Kavgacı, “Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri yangını konuşurken yangını bilmemektir. Biz yangını bilmiyoruz. Neden yanıyoruz, sorusunun cevabı açık biz Akdeniz ülkesiyiz. Yazlarınız sıcak ve kurak, kışlarınız ılık ve yağışlı ise yangın doğal olarak çıkar. Yangın doğal olarak çıkar, insan varsa daha çok çıkar. Dünya üzerinde 440 milyon yıldır yangın var. Bitki örtüsü varsa, yangınla varolmayı öğrenmiş. Kızılçam ormanı yangını bekler. Yangın çıktığında 3 şekilde yayılır. Dokunarak, hava akımıyla ve ince yapraklı yanıcıların gitmesiyle yayılır. Yanan sadece orman değil, insan hayatı yanıyor. Biz bu tecrübelerden uzak değiliz.” diye konuştu.
"Antalya'nın Orman Varlığı Yüksek"
Bir tutuşmanın her zaman büyüme olma ihtimali olduğunu dile getiren Kavgacı, “Yangını önleme ve söndürme yeteneğimizi, kapasitemizi en üst seviyeye çıkarsak da yangın büyüyebilir. Manavgat yangını 5 gün daha sürseydi denize ulaşırdı, o zaman turizm bölgesinde kaos çıkardı. Yüzölçümüne göre orman alanı en fazla olan şehir Antalya. 1 milyon 180 bin hektarlık alanı orman. Yarıdan fazlası verimli orman. Orman zenginliği Antalya’nın yüksek. Yüzde 40-45’i kızılçam ve maki var. Yangından en fazla etkilenen bitkiler ve bunlar çok hızlı yanıyorlar. Nem düşünce hızlı bir yayılma oluyor. Çıraya dönüyor. Kızılçam ve maki tepe şeklindeki yangınlardır. Karaçam ormanlarındaki yangın yerden gider tepeye çıkmaz.” dedi.
"Antalya'nın Madene Verecek Toprağı Yok"
Çıkan orman yangınlarının yüzde 10’unun doğal kaynaklardan çıktığının altını çizen Kavgacı, “Antalya’da yılda 200-300 yangın çıkar, bunun sadece 30’u yıldırım kaynaklı. Geriye kalan 270’i insan kaynaklı. 3 hektarı yıldırım yakıyor, 297’yi insan. İnsanın ormanla olan kontağı ve ilişkisi çıkacak yanının yükselmesi ve önlenmesinde önemli. Antalya’da şehirleşme ormana doğru büyüyor. Birileri yer açacak. En entelektüel kişi bile bize 'Hocam bize de yer yok mu?' diye soruyor. Şehir içinde yeşil alan yok gibi. Orman içi tesisler var. Açık maden işletmeciliğinden nefret ediyorum. Antalya’nın bir karış toprağı kalmamıştır açık maden işletmeciliğine verilecek. Bunu tüm Antalyalıların benimsemeli ve bir maden olayında göğsünü siper etmelidir. Turizmden gelir elde ediyorsunuz Antalya’nın her yerini delik deşik ediyorsunuz.” ifadelerine yer verdi.
"Doğa Yardım Etmezse Yangınla Zor Mücadele Edersiniz"
Turizm tesislerinin yakınında çıkan bir yangına müdahale etmemesinden yakınan Kavgacı, “Manavgat’ta orman yakınındaki tesisler yansa ne olacaktı. Kemer için var mı bir planımız? İklim değişikliği yangına neden olmaz. İklim değişikliği yangının çıkması için ortamı kolaylaştırır. Tutuşma ortamını rahatlatır kuru ortamda. İklim değişikliğiyle kuru gün sayısı 3 gün sürerdi, şimdi 10 gün sürüyor. Manavgat yangınında 13 gün sürdü. Eğer size doğa yardım etmezse yangınla zor mücadele edersiniz. Rüzgar duracak, nem olacak. Antalya’da büyük bir teşkilatlanma yapısı var. Küçük yangınları ormancılar söndürüyor haberiniz bile olmuyor. Yerleşim yerleri ormanlarla iç içe geçmiş durumda. Yerleşim yerlerinde insan ve evleri kurtarmak ilk sırada oluyor. Orman ikinci planda düşüyor. Yerleşim yerlerindeki yangını söndürmek ormanın görevi değil belediyenin görevi, onun teşkilatı ve alt yapısı böyle bir cephede mücadele etmeye uygun değil. Manavgat yangınında en büyük sorunlardan biri organizasyondu.” ifadelerine yer verdi.
"Mega Yangınlara Hazır Olalım"
Mega orman yangınlarının kapımızda olduğunu ifade eden Kavgacı, “Aşağıkaraman’dan, Uncalı’ya uzanan bir yangında 200 bin kişiyi tahliye edebilir miyiz? Mücadele ve tahliye sistemimizde değişikliler yapmalıyız. Çok büyük yangınlar noktasında, bütünleşik orman yangınları yönetim sistemi devreye girmelidir. Turizm tesisleri ellerini taşın altına sokmalı. Yukarıdan gelecek olan bir yangın, balkondan içeri giren dal tehlike. Bu tehlikeyi bilerek onu seveceğiz. Büyük orman yangınlarına komplike bir şekilde hazırlıklı olmalıyız.” diye konuştu.
Çalıştay diğer konuşmacıların sunumları ve soru cevapla devam etti.