İMO Antalya Şube Yönetim Kurulu, 1999 yılında 16 Ağustos'u 17 Ağustos'a bağlayan gece meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki yer sarsıntısı, Türkiye tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçen Marmara Depremi’nin yıl dönümünde milyonlarca Antalyalı’nın karşı karşıya kalması muhtemel tehlikelere karşı yetkilileri uyardı. Kurul adına konuşan Başkan Mustafa Balcı dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu.

 

BİNALARIN YÜZDE 40’I DAYANIKSIZ!

    Başkan Balcı şöyle konuştu: 

    “Her 17 Ağustos’ta aynı şeyleri söylemekten bıkmadık, bıkmayacağız. Çünkü biz 17 Ağustos’u unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız! Yetkilileri uyarmaya ve göreve davet etmeye ısrarla devam edeceğiz. 17 Ağustos, 20 bin insanımızı aramızdan alan, milletimizin milyarlarca lirasını 80 saniyede yok eden, derinlerden gelen darbenin yirmi ikinci yılı.  Bu 22 yılı boşa geçiren tüm sorumluları bugün de uyarmaya ve uyandırmaya çalışmaya devam edeceğiz…


    Ülkemizin yapı stokunun durumu maalesef belirsizliğini korumaktadır. Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planına (UDSEP) göre 2017 yılında tamamlanması öngörülen bina envanteri çalışması tamamlanamamış, dahası resmi kurumlar hariç başlanamamıştır. Bunun sonucu olarak mevcut yapı stokunun iyileştirilmesi de mümkün olmamaktadır. 


    Bu binaların tespiti ne yazık ki deprem tarafından son derece ağır bedeller karşılığı yapılmaktadır. En son Deprem araştırma Komisyonu raporunda kamu bina stokunun %40’ının deprem dayanıklılığının yetersiz olduğu ve güçlendirilmesi gerektiği söylenmektedir. Okulların, yurtların, kreşlerin, hastanelerin sayısı, ne kadarının tarandığı, ne kadarı hakkında yıkım, güçlendirme veya kullanım kararı verildiği, ne kadarının yıkıldığı veya ne kadarının güçlendirildiği konusu tahminlerin ötesinde değildir.”

 

‘ENERJİ MUTLAKA AÇIĞA ÇIKACAK’

    Bir yönetmelik ne denli iyi ve çağdaş olursa olsun o yönetmeliğin uygulanabilmesi için uygulayıcıların belirli bir bilgi ve deneyime sahip olmaları gerektiğine dikkat çeken Başkan Balcı şu ifadeleri kullandı:  


    “Bir doğa olayı olan depremin ülkemizde afete dönüştüğü yaşanarak görüldü ve öğrenildi. Artık ülkemiz de bilinmeyen bir fay hattı yoktur. Bu faylar biriktirdikleri enerjilerini bir gün mutlaka açığa çıkaracaklar. Çözüm, açığa çıkan enerjinin yaratacağı depreme karşı dayanıklı yapı üretilmesinin koşullarını yaratmaktır. Durmadan fayları ve depremi konuşmak insanları depremin yıkıcı etkisinden korumaz. Geniş bir seferberliğe, geniş bir iş birliğine ihtiyaç vardır.”

 

‘İNSAN HAYATI KÂR HIRSINA TERK EDİLEMEZ’

   Kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm konusunun bugüne kadar daha çok gayrimenkul piyasasının talepleri doğrultusunda gündeme getirildiğinin altını çizen Balcı şöyle devam etti:  


    “Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 6 milyon 700 bin binanın riskli olduğu ifade edilmektedir. Kentsel yenileme ve kentsel dönüşüm konusu, çağdaş ve demokrasisi güçlü olan ülkelerde sadece mekân düzeyinde değil; sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmaktadır. Bir an önce bu anlayışla hareket edilmelidir. Mevcut yapı stokumuzun deprem riskini ortaya çıkarabilmek adına Deprem Master Planının yapılması, Risk ve Afet Yönetimi ile ilgili çalışmalara öncelik verilmesi, tüm vatandaşlarımızın bu çalışmalara dâhil edilmesi, afet anında ve sonrasında vatandaşlarımızın nasıl hareket edeceklerine dair bilgilendirilmesi ve bu bilgilendirmeler çerçevesinde mutlaka ve mutlaka tatbikatlar yapılması gerekmektedir… 


    İnsan hayatı değerlidir; siyasetçilerin oy kaygısına, sermayenin kar hırsına, niteliksiz mühendislik hizmetine ve denetimsizliğe terk edilemez.”

 

    Özgür Cem Boynueğri

Editör: TE Bilisim