Gümüşdamla Mahallesi’ndeki su değirmeni, yaklaşık 8 asırdır  Toroslar'dan gelen buz gibi suyla dönüp,  mis kokulu köy ekmekleri için buğday öğütüyor. Gümüşdamla Mahallesi’nde bulunan Zilan Deresi’ndeki su değirmeni, yaklaşık 884 yıldır ürünlerini öğütmek isteyen çiftçilere hizmet veriyor. Babadan oğula geçen yöntemle işletilen tarihi su değirmeni, suyun tonluk değirmen taşını hareket ettirmesiyle asırlardır hiç ara vermedin  çalışıyor. Tarihi su değirmeni Gümüşdamla Mahallesi’nin yanı sıra çevredeki mahalle ve ilçe halkına da hizmet veriyor. 

  Değirmenin sahibi Veysel Kul, yaptığı açıklamada, atalarından kalan değirmende yıllardır tahılları suyun gücüyle öğüterek geçimlerini sağladıklarını söyledi.  Teknolojinin gelişmesi nedeniyle işlerinin eskisi kadar yoğun olmadığını belirten Kul, "Bu değirmen 1130 yılında kuruldu. Atalarımızdan miras kalan kültürel değerlerimizi koruyup geliştirerek gelecek nesillere ulaştırmaya çalışıyoruz" dedi. 

  Tarihi su değirmeninde öğütülen ürünlerin lezzetinin daha farklı olduğunu söyleyen Kul, "İşlettiğimiz değirmen 884 yıllık. Burayı işletip bölgedeki çiftçilere hizmet veriyoruz. Teknolojinin gelişmesiyle çoğu kişi mahsulünü fabrikalara götürse de bizim de özel  müşterilerimiz var. Buradan elde ettiğimiz un çok daha kaliteli ve sağlıklı" diye konuştu. 

 

  Teknolojik imkanlardan yararlanmıyoruz. 

  Mahsulleri doğal yollarla öğütüp un haline getirirken teknolojik imkanlardan yararlanmadıklarını vurgulayan Kul, şöyle devam etti: 

  "Suyun yardımıyla değirmenin altındaki sistem hareketleniyor. Bu çarklar değirmen taşını çeviriyor. Dönen taşların arasındaki tahıllar ufalanarak un halini alıyor." 

 

  Ata mesleği 

  Bu mesleğin ata mesleği olduğunu söyleyen Kul, “Babam 45 sene bu değirmeni çalıştırdı. Babamdan önce dedem çalıştırıyormuş. Ben mesleği babamın yanında öğrendim. Altıncı kuşak olarak mesleği 20 yıldır yapıyorum. Su değirmeni hala dönmekte. Şu an kepekli un öğütüyoruz. Nesilden nesile devam ettiriyoruz" diye konuştu. 

 

  Tamirini kendim yapıyorum 

  Değirmen arıza yapınca usta bile bulamadığını ifade eden Kul, “Dolayısı ile değirmenin tamirini kendim yapıyorum.  Yıl boyunca da değirmeni açık tutuyorum. Değirmeninde günlük 650-700 kilo buğday öğütülüyor. Bizim değirmen kurulduğu yıllarda çevrede 16 değirmen bulunuyordu. Şu anda sadece çalışan bizim değirmenimiz kaldı. Bölgemizde Taşlıca mahallesi Murtiçi mevki yakınlarındaki Ferfir denilen bölgede de ayakta bir değirmen var. Burada un öğütülmüyor. Şu onda orası turistik amaçlı kullanılıyor. Eskiden Beyşehir, Seydişehir ve Derebucak ilçelerinden develerle buğday öğütmeye getirirlermiş. Ürününü öğütmek için insanlar 20-25 gün sıra beklermiş." dedi. 

 

  Su değirmeninde öğütülen un yanmaz 

  Su değirmeninde öğütülen buğdayın daha lezzetli olduğunu ifade eden Kul, şöyle konuştu: "Değirmen bir motorla, dinamoyla öğünen dönen taşlara benzemez. Su ile döndüğü için özelliği yavaş çıkarmasıdır. Unu yakmamasıdır. Taşlar aşırı hızlı dönmediği için değirmenle öğütülen buğdaylarda yanma olmuyor. Elektrikli değirmenlerde elektrik unu yaktığı için un lezzetli olmuyor. Su değirmeninde yapılan un daha lezzetli oluyor. Çark yukarıdan gelen suyun basıncıyla dönüyor. Çarkın ortasında mil var, bu mil de yukarıdaki taşı döndürüyor" dedi. 

  Gümüşdamla köyünden değirmene merkep ile un öğütmeye gelen İsa Paslıoğlu, yıllardır kullandıkları unları bu tarihi değirmende öğütüldüğünü söyledi. Her yıl buraya gelerek unlarını öğüttüğünü söyleyen Paslıoğlu, "Bu su değirmeninin öğüttüğü unun lezzeti bir başka olur. Lezzetini hiçbir şeye değişmem. Bu değirmen çok eski bir değirmen. Atalardan kalan bir değirmen" diye konuştu. 

  İHA

Editör: TE Bilisim