Gelişmiş toplumlar ile gelişmemiş, az gelişmiş hatta geri bıraktırılmış toplum
diye tanımladığımız toplumların insanlarının davranışları arasında, dünyalar
kadar fark olur. Oysa, hani insan her yerde insan idi.
--Evet, insan her yerde insan da; her doğrunun, her yerde aynı doğru olmadığı
gibi; her insan da her yerde aynı insan olmuyor.
--Geleneksel toplumların tavır ve davranışları, bu toplumların gelenek,
görenek, etik ve aldıkları kapalı eğitim çerçevesinde olur. Genellikle
dışarıdan çok az etkilenir. Çünkü toplum, dışarıdan gelen değişim ve
dönüşümlere hemen kendini kapatır. Toplumsal Muhafazakarlık da böyle bir süreç
içerisinde oluşur, gelişir ve büyür.
--Bütün toplumlar, kendilerini etkileyen ve belirleyen üst yapı kurum ve
kuruluşları tarafından yönlendirilir. Bunlar, eğitimciler, sanatçılar, din
adamları, siyasiler gibi roller ile karşımıza çıkarlar.
--Aile ve kişiler de bu etkileşim ile kendilerine çizilen sınırlar içinde kalır
ve davranırlar. Bu sisteme karşı çıkanlar ise, aykırı, tuhaf ya da başka bir
şekilde farklı sözcükler ile tanımlanırlar.
--Bir güldürü ustası Charlie Chaplin, Kemal Sunal, ya da Atomu bile parçalayan
ama dilini de çıkartmayı ihmal etmeyen adam Albert Einstayn olmasaydı dünya
çekilmez olurdu sanırım.
--O yüzden, kuralların içinde olmak ve kalmak ne kadar iyi ise, dışına da
çıkmak hepten kötü değildir. Daha tepeden bakmasaydı insanlık, dünyanın hala
düz olduğunu düşünürde sanırım!..
--Bu yüzden, gelişmiş toplumlar, o çemberin dışına çıkılmasına izin veren
toplumlarıdır. Tavır ve davranışları daha devrimcidir. Niteliksel değişimlere
daha açıktırlar.
--Bizim gibi az gelişmiş, ya da geri bıraktırılmış (ki bu gün, geri
bıraktırıldığına yüzde yüz eminim artık) toplumlar ise daha evrimsel
değişimlerden, niceliksel değişimlerden yanadır.
--Dünyada olan biten her şeyi, kendi gözlüğümüzden anlamaya çalışır, bir yorum
getiririz ama bir türlü de mantığını kavrayamayız. Anlayamayız.
--O yüzden, hep hayal kırıklığına uğrarız.
--Hani ABD ile müttefik idik.
--Hani Almanya dostumuz idi.
--AB ile o kadar görüşmüştük ya.
--Şu komünist Rusya yok mu, hani kapıya şapka asılan ülke ile kan davamız vardı
hani.
--iyi ve kötü şeyleri say say bitmez ama, hiç birinin bir anlamının olmadığını,
Ülkelerin dostlukları değil, çıkarlarını olduğunu; Osmanlı İmparatorluğu
döneminde anlayamamıştık, Allah'tan adamlar Orta Doğu'yu paylaşmaya
geldiklerinde gördük. Öğrendik!..
--Milliyetçilik ile Ümmetçilik taban tabana zıt dünya görüşleridir. Biri
diğerini ret eder. Birisi olur ise, diğeri olmaz. Olamaz!..
--İşçi sınıfı ile sermayenin ittifakı diye bir şey olmaz. Bu bir arada
olmayacakları, kavga edecekleri anlamı da taşımaz.
--İşte ülkede en olmadık yerde, medeni oluyoruz. Çelişkilerin had safhada
olduğu yerlerde medeni birlikteliklerimiz var; anlaşmamız gereken, ittifak
etmememiz gereken yerlerde savaşıyoruz. Kavga gürültü gırla gidiyor!..
--Hükümet ile bazı sendikalar kanka, ama aynı kesimin çıkarlarını koruduğunu
iddia edenlerin örgütleri ve kişileri kavgalı.
--Bazı kesimler hâlâ hükümetin Rusya ile olan silah da dahil anlaşmasına bir
anlam veremiyorlar. Dün Trump ile muhabbete de.
--Ortada anlaşılmayacak bir durum yok. Her şey , herkesin gözü önünde oluyor.
Günümüzde artık, o eski dostluk, müttefiklik gibi anlayışların yerini çıkar
birliktelikleri aldı.
--Al gülüm,ver gülüm.
--Burada şaşılması gereken durum, bu tarafların anlaşması değil. Kimin ne alıp
ne verdiğidir.
--Rus Putin, Amerikalı Trump ne aldı, biz ne verdik!..
--Siyaseti,
insan ilişkileri ile ilişkilendirmek, ahbap çavuş ilişkileri ile götürmek,
gelişmemiş toplumların işidir.
--Günümüz dünyası, ya de gelişmiş toplum ilişkileri günü birlik çıkarlar ile
gidiyor.
--Dün, AB'yi kurmak için canla başla uğraşan İngiltere, Postu Almanlara
kaptırınca, nikahı atıverdi. AB'ye "boş ol!." deyiverdi.
--7.Haziran ve 16.Nisandan sonra da Türkiye'de hiç bir şey eskisi gibi değil
artık!..
--Artık iki kutuplu bir yapaya muhtacız. Hani o eski az olsun, benim olsun
gitti.
--Kazanmak için kim ne alacak ne verecek?.
--Toplumsal kesimler, etnik kesimler, Siyasi Partiler dahil Örgütler herkes
yeni dönemde bir hesap kitap yapmak zorumda.
--Eski alışkanlıklar, sevmeler, sövmeler, kırgınlıklar, kavgalar artık bir
anlam ifade etmiyor.
--Artık siyasette geleneksel insan ilişkileri gibi davranış biçimleri
sergilenmeyecek.
--Az gelişmiş ülke ve toplum olarak, gelişmiş miş gibi yapıp, böyle modern,
medeni ilişkiler içinde olacağız artık.
--7.Hazirandan sonra bunu, Ak Parti, MHP yönetimi ve HDP anladılar. Sonuç ne
diye bana sormayın. Onlara sorun.
--Anlamayanlar da anlasa iyi olur. Çünkü, ne %50+1'in, ne de %49.9'un bir
garantisi yok.
--Ülke için, kendimiz için, geleceğimiz için bir şeylerin farkında olsak mı ne?