Antalya’ya sanki nazar değdi..

Çok değil birkaç yıl öncesine kadar yerlisi ve yabancısını hayran bırakan doğal güzellikleri, sakinliği, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanından gelenleri kucaklayan, İstanbul’dan sonra Türkiye’nin en çok turist çeken, tesislerinin ve hizmetin kalitesi nedeniyle ‘Turizmin Başkenti’ gibi sloganlarla anılan Antalya, artık eski Antalya değil..

Antalya, baş döndürücü bir hızla, ancak sancılı büyüyor.

Sancılı büyümenin en bariz örneği ise çarpık kentleşmenin en çok yaşandığı, bir zamanlar’ gecekondu cenneti’ olarak da anılan Kepez’in nüfusunun Muratpaşa’yı sollayarak  508 bin 133 kişiyle Antalya’nın birinci, Türkiye’nin 22’nci büyük ilçesi konumuna  dönüşmesi.

İç göç hareketinin en hızlı olduğu Kepez’e ve doğal olarak Antalya’ya yerleşenlerin gelenek ve göreneklerini yerleştirmeye çalışmaları, kültür tartışmasını yol açıyor, tartışmanın boyutları bazen toplumsal barışı tehdit edecek noktaya gidiyor.

Kültürleri yaşatma çabası hemşeri derneklerinin devreye girmesini sağlıyor..

Antalya’ da başta Antalyalılar olarak  rekor sayıda hemşeri derneği var..

Tüm bu olumsuzluklar, çarpık kentleşme, sancılı büyüme, gelir uçurumu, etnik ayrışma iç çekişmeyi ve şiddeti körüklüyor.

O nedenle bir zamanlar herkesin rüyalarını süsleyen Antalya’da suç oranı da atıyor..

Antalya’ya hiç yakışmıyor ama kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddette İstanbul, İzmir ve Gaziantep’in ardından Türkiye üçüncüsü..

Elbette güvenlik güçleri şiddeti önlemeye çalışıyor..

Antalya’nın huzur ve güvenliği için gerekli projeler devreye sokuluyor..

İnsana yönelik şiddeti önleme çabamızı ne yazık ki küçük dostlara, yani hayvanlara yönelik şiddet ve katliamların önlenmesinde göstermiyoruz, gösteremiyoruz.

Her şeyden önemlisi hayvanlara  yönelik şiddetin cezasız kalması, mevcut yasalara göre ancak sahipli hayvanlara yapılan şiddetin para cezası geçiştirilmesi..

Milletvekili maaş zamlarının ışık hızıyla çıkarıldığı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden küçük dostlara yönelik şiddet, zehirleme, işkence, öldürme gibi fillere hapis cezasını öngören yasal düzenlemeler bir türlü yapılamıyor.

Hayvanlara yönelik şiddete karşı toplumun tepkisi artınca hükümet açıklama yaparak tansiyonu düşürmeye çalışıyor.

Kameralar önünde bülbül kesilenler, sözlerini vaatlerini unutuyor, yeni bir katliam yaşanınca ışıltılı sözlerle toplumun tepkisini yumuşatmaya çalışıyorlar.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, bir süre önce hayvanları korumaya yönelik düzenlemenin son aşamaya geldiğini açıkladı.

Bakan Gül, çok inandırıcı olmasa bile şunları söyledi :

“Kurumlarımızla birkaç aydır yaptığımız çalışmayı nihayete erdirmek üzereyiz. Kurumlarımızın da son görüşünü aldıktan sonra bunu kamuoyu ile paylaşıp, Meclis’e sevk edeceğiz”

Bu sözleri çok duyduğumuz için kamuoyunun gazını almaya yönelik olduğunu söyleyenlerin tarafındayız.

Hayvanların da birer canlı olduğu gerçeğini kimsenin gözardı etme lüksü yok..

Şöyle diyor Bakan Gül :

“Bu yapılan çalışmayla da hayvanları birer –mal- olarak gören anlayıştan onları da bir-can- olarak gören anlayışa dönüşecek şekilde düzenleme yapacağız. Çünkü yaratılanı yaratandan ötürü severiz. Bunları hepsi bizlere emanettir. Hayvanlar da insanlara emanettir.  Kötü muamele, işkence asla kabul edilemez. Bu husus ile ilgili de yasadaki hangi ihtiyaçlar varsa, bunları tekrar gözden geçirip kamuoyu ile paylaşacağız. Hükümet bu konuda çok önemli adımlar attı ama uygulamada kötüye kullanılan ya da boşluk olan hususları da tekrar göz önüne alıp, para cezalarını artırıp, hapis cezasını getiren çalışmaları tamamlamış olacağız”

Hayvanları korumaya yönelik yasal düzenleme 6 yılı aşkın süredir Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tozlu raflarına duruyor..

2011 yılında tüm siyasi partilerin uzlaştığı ‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ Meclis Başkanlığı’na sunulmuştu..

Tasarı 2012 ve 2014 yıllarında kamuoyu ateşli bir şekilde tartışılmıştı.

Hayvanların petshoplarda sergilenmesi yasaklayan tasarı da 2014 yılından beri Meclis’te görüşülmeye bekliyor.

Ağustos 2017’de CHP tarafından hayvanların kasten ve taksirle öldürülmesi ve yaralanması eylemlerinin suç sayılacağı kanun teklifi vermişti, o teklif de Meclis’in tozlu rafları arasında sırasını bekliyor..