İlk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk demokrasi ve halkçılık üzerine sözlerinden bazı alıntılar alalım:

“bugünkü mevcudiyetimizin aslî mahiyeti, milletin genel eğilimlerini ispat etmiştir, o da halkçılıktır ve halk hükümetidir. Hükümetlerin  halkın eline geçmesidir… İdareyi halka teslim etmek için çalışalım. O zaman bütün müşküllerin ortadan kalkacağına … kaniim.”‘ “İç siyasetimizde şiarımız olan halkçılık, yani milleti bizzat kendi mukadderatına hâkim kılmak esası Teşkilât-ı Esasiye Kanunumuzla tesbit edilmiştir.” “Bizim nokta-i nazarımız —ki halkçılıktır— kuvvetin, kudretin, hâkimiyetin, idarenin, doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. Yine şüphe yok ki, bu dünyanın en kuvvetli bir esası, bir prensibidir.”

“İdare usulümüz kayıtsız şartsız hâkimiyetine sahip olan halkın, mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir… Halk idaresinin bütün kapsayıcı anlamıyla lâyık olduğu gelişme derecesine eriştirilmesi, siyasetimizin gereklerindendir.” “Bir kelime ile ifade etmek lâzım gelirse diyebiliriz ki yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir, halkın devletidir.”

Cumhuriyetimizin kurucusu  ilk  cumhurbaşkanımız hiçbir zaman kendini halktan koparmamıştır ve üstün görmemiştir.Yetkilerinin sınırlarını bilmiştir.Atatürk orman çiftliğini kendi çiftliği gibi görmemiştir.Cumhurbaşkanlığı yetkilerini hiçbir halkın üstünde görüp kendisinde toplamamıştır.Mal varlığını iş bankası kanalıyla Türk tarih ve dil kurumlarında harcanması için toplumun kullanımına bırakmıştır.

Kurtuluş savaşı koşullarında bile 23 Nisan 1920 tarihinde T.B.M.M kuruluşunu ilan ederek hiçbir kararı tek başına almamış ve meclisi yok saymamıştır.

Tek parti döneminde bile meclisin ve yargının yetkilerini kendi elinde toplamak için girişimde bulunmamış, aksine yargı bağımsızlığının sağlanması için gerekli yasal düzenlemeler için öncülük etmiştir.

Şimdi ise önümüze anayasa değişikliği adı altında tek parti döneminde olmayan yetkilerle donatılmak istenen adı ‘Cumhurbaşkanlığı’ olduğu tek kişilik yönetim şeklinin oylatılması 16 Nisan da yapılmak istenmektedir.

Eğer cumhuriyetimizin ve demokrasinin bizim için bir önemi varsa ve de geçmişteki kurtuluş savaşı şehitlerimizin  bizim için bir önemi varsa,gelecekteki torunlarımıza karşı göğsümüzü gere gere  savunabileceğimiz yurt ve  demokrasi savunması için kararımızı  aydınlıktan yapmalıyız.

Mustafa Kemal Atatürk’ün hala kalbimizde yaşaması için ona olan borcumuzu  ancak onun yolundan giderek ödeyebiliriz.O zaman sandığa gidelim ve oyumuzu hayırlara vesile olmasını dileyelim.

Tepkisiz Toplum Etkisiz Toplumdur!