“Barışta oğullar babalarını gömer, savaşta babalar oğullarını” diyen kişi kim bilmiyorum ama evrensel barışın daha estetik tanımı yok bende.

Şimdi “Kızıl Dany” ve arkadaşlarının AB üyesi olması için desteklediği Türkiye’den savaştıkça yalnızlaşan bir Türkiye’ye giden süreci birlikte yaşadık, yaşıyoruz.

Kimseye akıl verecek durumda değiliz. Kimi okur kitabın satır aralarını not alır, kimi fotoğraflarına bakar keyf alır. Eyvallah.

Gündemde seçim var.

“Bir gece ansızın gelebiliriz” lafını sağa sola çemkirirken zikredenler, “baskın” seçimi de bir sabah ansızın önümüze koyuverdi.

“Tükenmişlik Sendromu” literatürümüze “Hürrem” Meryem ile girmişti ya, “Cumhur” da karşılık bulamayanların sendromu “tükenmişlik” ötesinde. Yakında çemkirecek cephe kalmayınca birbirine saracak gibi duruyorlar. Allah’tan şur’da 1 ay kadar bir süre kaldı.

“Tek başına iktidar” nimetini, cemaat desteğiyle “tep parti cumhuriyeti” şekline sokmaya çalışanlar, iplerin elden gittiğini görünce çark ettiler ya. Alıştırdı “muhterem Hoca” bunları. Muhalefete tahammülleri yok. Gittikçe güçlenen Kılıçdaroğlu’nu yutamadılar ya, o zaman saldır yeni oluşan İyi Parti’ye.

Cumhur İttifakı o kadar yalvardı, “Fetöcü” dedi ama ne kendi bunu belgeleye bildi, ne karşıyı inandırabildi.

Ama olmadı.

Tükenmişlik başladı bir kere. YSK’nın o malum kararı alamaması, İyi Parti’nin hiçbir şekilde engellenememesi, CHP, özellikle Kılıçdaroğlu’nun “ben” değil, “ülkem” diye çıktığı “adalet yürüyüşü” felsefesine devam etmedi ibreleri değiştirdi.

Bu seçimlerde kamuda kadrolar boşalmadı. Hani olur da iktidar giderse, “bi şekil” yeniden yer bulacağının garantisi olmadığını gördü kamu çalışanları.

Başlığa dönelim.

Siyasetin bu günleri “biz” değil, “ben” günleri.

Normal demokrasi döneminde partiye üye olunur, üyeler delege seçer, delegeler de hem parti yönetimini, hem de yerel yönetici ve milletvekili adaylarını önseçimle belirler.

OHAL’de gidilen “olağanüstü” seçimde böyle olmadı, olamadı. Aday adayları genel merkezlere başvurdu. Çoğu aday adayı il binasının yolunu bile bilmiyor belki de. Şimdi dolaşıyorlar. Kimi sivil toplum örgütlerini, kimi esnafı dolaşıyor aday olmuş gibi. Duyduğumuza göre Ankara’yı mesken tutanlar da var tabii.

Şimdi, geçmişte yaşadık. “Vazgeçilmez” eda ile gelip listede istediği yeri hatta hiçbir yeri bulamayan isimler, listeler açıklandıktan sonra ne yapacak?

Başkaca sorum yok.