Herkesin kent ve memleket sevdasına dair bir şüphemiz yok. Belediye başkanları da meclis üyeleri de kentlerini sever. Kamu yararı doğrultusunda kentlerine en iyi hizmeti yapmaya çalışır. Hizmete hasetlik etmez. Etmemelidir de…

Ama iyiniyetli de olsa her karar doğru değildir…

O yüzden bazen bir fren mekanizması gereklidir. Ya da destek. İşte sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, kent dinamikleri bunun için var…

Antalya bu anlamda çok şanslı bir kent aslında. Yıllardır kentin karar organlarını izleyen, takip eden, destekleyen ve önerileri ile kentine katkı sunmaya çalışan büyük bir kitleye sahip…

Fakat bir süredir bu kitlede sorun var. Elbette bu sorun genel bir sorun ve sadece burayı bağlamıyor. Artan baskılara ve OHAL sürecine karşın mücadele olanakları daralıyor…

Ya da uzun bir süredir devam eden ve belediyelerin çevreye zarar verecek yatırımlarına karşın etkili mücadeleleri olan çevrelerin başlarına gelenler geri adım attırıyor…

Ama yılmamak gerek…

Mücadeleye devam edilmeli. Hangi görüş ve ideolojiden olursa olsun yaşadığı kente dair yanlış karar üreten idarelere ‘dur’ denilmeli…

Eskiden Antalya Kent Konseyi vardı. Yanlışı söyler, doğruyu önerir ve yol gösterirdi. Ürettiği projelerle de ön açardı…

Küçük olsun benim olsun hesapları orayı da bitirdi…

Meslek odaları ise ülkenin genel durumundan nasibini aldı ve oradaki mücadeleci yapılar kenara çekildi…

Az sayıdaki iyi niyetli mücadele insanı çabalarını sürdürüyor. Yetişemiyorlar, görüyoruz…

Ama böyle gidemez…

Antalya Barosu’nun da içinde olduğu Eşgüdüm Kurulu meclisleri mercek altına almalıdır…

Yanlış kararlar zamanında fark edilmeli…

Geç kalınmamalı…

İş işten geçirilmemeli…

Bu anlamda meclisler takip edilmeli. Kente dair kararlar veren büyükşehir ve ilçe belediye meclislerine katılımın artması gerekiyor. Halka açık olan ve pek çok kentte yoğun takip edilen meclis toplantılarına Antalyalı duyarlı çevrelerin de katılımını bekliyoruz…

Hem siyasi kanat hem de meslek örgütleri yaşadığı kentten haberdar olmak ve yanlışa dur demek için biraz daha çaba harcamalı…

Yoksa birileri ‘betonlaştırdık’ diye sadece günah çıkartır…

Ya da ‘Biz bu kararları alırken siz neredeydiniz’ diye bile sorabilir…