Antalya Gazeteciler Cemiyeti (AGC) tarafından düzenlenen Geleneksel Basın Ödülleri Ve Hasan Özkay Fotoğraf Yarışması’nda dereceye giren gazeteciler, Su Otel’de düzenlenen törenle ödüllerini aldı.

Ödül alan gazeteciler şöyle:

YAZILI BASINDA YILIN GAZETECİLERİ: Haber kategorisi; Bülent Tatoğulları -DHA (Katilin Kucağında) Araştırma-inceleme; Esra Köksal - Akdeniz Bülten (Antalya’nın Uyuşturucu Raporu), Röportaj; Selma Kunar - DHA (Oğlum Küfretme Ayıptır O Bizim Bacımızdır), Güncel yazı; İhsan Coşkun-Hürses (Zeynep’in Hayalleri), Murat Özgen-Sabah Akdeniz (Bir Saniyede Dünya Döner), Spor; Ejder Benteşen-Sabah Akdeniz (Amatörün Sağlığı Tesisatçıya Emanet), Ekonomi; Ebru Küçükaydın - Antalya Life (Krizi Bırak Teşvike Bak).

TELEVİZYON ÖDÜLLERİ; Adem Akalan-(İHA) (Ölümün Kıyısından Polis Kurtardı), program; Hasan Hatapçı-TRT Antalya (Akkarınlı Ebabil Kuşları), En iyi görüntü; Bekir Bektaş - Anadolu Ajansı(Cabbar ile Metin’in 20 Yıllık Dostluğu).

YILIN RADYOCUSU: Hatice Aslan Ersan-TRT Antalya Radyosu (Gecenin İçinden ’Ben Ömer’).

Sayfa tasarımı: Orhan Sert- Sabah Akdeniz. Genç İletişim Ödülü: Haber; Efe Aktuğ-Mesut Yaramış-Musa Aldemir A.Ü. İletişim Fak. (Taraftar Proje Gazetesi)

YILIN FOTOĞRAFLARI: Yılın haber fotoğrafı: Süleyman Elçin (AA-Emzikli Kurtarma) ve Ramazan Bozca (Manşet-Son anda), yılın spor fotoğrafı: Serdar Yavuz, ( Eli Kimin Cebinde), Süleyman Elçin (AA - Röve kafa), yılın turizm fotoğrafı; Ramazan Bozca - Manşet (Apollon), yılın doğa çevre fotoğrafı; İbrahim Laleli - (DHA - Aile Boyu Şemsiye), yılın kültür sanat fotoğrafı; Mustafa Çiftçi – (AA -Gökyüzünde Dans) ile yılın siyaset fotoğrafı; Orhan Çiçek – (AA-Yıldırım’dan Uzun Atlama)."

Nuri Dağtekin Özel Ödülü’ne Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Genel Başkanı Rıza Özel ve Sabah Gazetesi Ankara Eki Yayın Yönetmeni Osman Altınışık layık görüldü. AGC’nin özel ödülü ise Fame Hotel’s grubuna verildi.

+++++++++++++

 

İNSANLIK DERSİ

 

Ünlü İtalyan sinema sanatçısı Vittorio de Sica bir TV röportajında anlatıyor:
İtalya' da Napoli'nin kenar mahallelerinden birinde, bir Cafe-Bar da, espressolarımızı içiyoruz. İçeri giren müşterilerden biri, barmene "due caffee, uno sospeso" (iki kahve, biri askıda) diyor, iki kahve parası veriyor, bir kahve içip gidiyor, barmen de tezgahın üzerinde asılı duran çiviye bir küçük kağıt
asıyor.
Biraz sonra iki kişi içeri giriyor: "due caffee e un sospeso" (iki kahve ve bir askıda) diyorlar, üç kahve parası verip, iki kahve içip gidiyorlar, barmen gene bir küçük kağıt daha asıyor tezgahın üstündeki çiviye...
Bunun gün boyu böyle sürdüğü anlaşılıyor.
Derken üstü başı biraz eski, püskü, belli ki fakir biri bardan içeri girdi, barmene "un caffee sospeso" (askıdan bir kahve) dedi ve barmenin hazırladığı kahveyi içip, para ödemeden çıkıp gitti. Barmen de tezgahın üzerine asmış olduğu kağıtlardan bir tanesini aşağı indiriverdi...

 

 

 

 

+++++++++

 

HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

 

BU KARI BENİM DEĞİL

Kadının başı çok ağrıyormuş. Demişler ki bir psikiyatrist var. Harika tedavi ediyor. Neyse, gitmiş doktora, akşam eve gelince kocası sormuş

– “Ne oldu” diye.

– “Valla, bana telkin önerdi, bir yere oturup kafamı iki elimin arasına alıp sallana sallana ‘bu kafa benim değil, bu kafa benim değil’ diye tekrarlayacakmışım.” Kadın 3-4 gün bu işe devam etmiş ve baş ağrıları tamamı ile geçmiş. Ancak bu sırada kocasında bir sorun başlamış. Adamda tık yok. Geceleri sırtını dönüp yatıyor. İlişki milişki hak getire. Sonunda kadının da ısrarı ile adam da aynı doktora gitmiş. Akşam eve gelince kadın ne oldu demiş. Adam

– “Bırak yaa demiş, bana da telkin önerdi ama ben öyle saçma şeyleri yapmam” demiş, demiş ama o günden sonra adam olmuş bir canavar. Eve gelince kadını hemen yakalayıp yatağa atıyor. Durum felaket. Neyse herkes çok memnun ama kadın da bu işin nasıl olduğunu merak ediyor. Bir gün kadın eve gelmiş. Adam

– “Hadi karıcığım demiş, sen hemen yatağa gir, ben bi banyoya gidip geleyim” demiş. Kadın gizlice adamı takip etmiş. Ne görsün. Adam banyoda klozete oturmuş, kafasını iki elinin arasına almış sallanıyor.

– “Bu karı benim değil, bu karı benim değil”

 

KEÇİ SÜTÜ 

Adamın biri çocuk özlemiyle yanıp tütüyormuş, ama nedense bir türlü çocuğu olmuyormuş. Aylar, yıllar geçmiş ve bir gün karısı müjdeyi vermiş: 
- 6 aylık hamileyim. 
Bu habere çok sevinen adam, bir iş için Almanya'ya gitmiş. 4 ay sonra yurda dönünce, karısı onu kucağındaki bebekle karşılamış. Adam bakmış ki; ortada bir gariplik varmış. Çünkü kadının kucağındaki bebek zenciymiş. Bunu merak eden adam, karısına sormuş: 
- Bu çocuk niye zenci? 
- Kocacığım, benim sütüm kesilmişti. Ben de bebeğe zenci bir süt annesi tuttum, onun sütünü içe içe böyle kararı verdi. 
Şüphelenen adam, "Ben gidip anneme bir sorayım, o her şeyi bilir." düşünerek annesine gitmiş ve durumu anlattıktan sonra sormuş: 
- Anne, böyle bir şey mümkün müdür? 
- Mümkündür oğlum, olabilir. 
Adam tam rahatlamışken, annesi eklemiş: 
- Benim de sütüm kesilmişti. Seni keçi sütüyle beslemiştim, baksana boynuzların havada duruyor!..