2016 Yılı Basın Ödülleri ve Hasan Özkay Fotoğraf Yarışması sonuçlarını açıkladı. Nuri Kolaylı, Rıza Özel,  Metin Yüksel, Prof.Dr.Mustafa Şeker ve  Nazmi Pınar’dan oluşan jürinin değerlendirmesi sonucu ödül alan gazetecilerin isimleri şöyle:

 

YAZILI BASIN

HABER: Bülent Tatoğulları (DHA-Katilin Kucağında),

ARAŞTIRMA - İNCELEME: Esra Köksal (Akdeniz Bülten Dergisi Antalya’nın Uyuşturucu Raporu),

RÖPORTAJ: Selma Kunar (DHA-Oğlum Küfretme Ayıptır O Bizim Bacımızdır)

GÜNCEL YAZI: İhsan Coşkun (Hürses - Zeynep’in Hayalleri), Murat Özgen (Sabah Akdeniz- Bir Saniyede Dünya Döner)
SPOR: Ejder Benteşen (Sabah Akdeniz-Amatörün Sağlığı Tesisatçıya Emanet)

EKONOMİ: Ebru Küçükaydın (Antalya Life - Krizi Bırak Teşvike Bak)

 

TELEVİZYON ÖDÜLLERİ

HABER: Adem Akalan (İHA Ölümün Kıyısından Polis Kurtardı)

PROGRAM: Hasan Hatapçı (TRT Antalya-Akkarınlı Ebabil Kuşları)

EN İYİ GÖRÜNTÜ: Bekir Bektaş (AA- Cabbar ile Metin’in 20 Yıllık Dostluğu)

YILIN RADYOCUSU:  Hatice Aslan Ersan (TRT Antalya Radyosu -Gecenin İçinden ‘Ben Ömer’)

SAYFA TASARIM: Orhan Sert (23 Nisan 2016 1’inci Sayfa)

 

GENÇ İLETİŞİMCİ ÖDÜLÜ
HABER: Efe Aktuğ-Mesut Yaramış-Musa Aldemir (A.Ü. İletişim Fakültesi Taraftar Proje Gazetesi)

 

NURİ DAĞTEKİN ÖZEL ÖDÜLÜ: Türkiye Foto Muhabirleri Derneği Genel Başkanı Rıza ÖZEL ve Sabah Gazetesi Ankara Eki Yayın Yönetmeni Osman ALTINIŞIK.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
2016 HASAN ÖZKAY FOTOĞRAF YARIŞMASI

YILIN HABER FOTOĞRAFI: Süleyman Elçin (AA -Emzikli Kurtarma) ve Ramazan Bozca (Akdeniz Manşet - Son anda)

YILIN SPOR FOTOĞRAFI: Serdar Yavuz, Süleyman Elçin (AA)

YILIN TURİZM FOTOĞRAFI: Ramazan Bozca (Akdeniz Manşet –Apollon)

YILIN DOĞA ÇEVRE FOTOĞRAFI: İbrahim Laleli (DHA - Aile Boyu Şemsiye)

YILIN KÜLTÜR SANAT FOTOĞRAFI: Mustafa Çiftçi (AA- Gökyüzünde Dans)

YILIN SİYASET FOTOĞRAFI:  Orhan Çiçek (AA- Yıldırım’dan Uzun Atlama)

 

+++++++++++

 

Efsaneyi kaybettik

 

Geçtiğimiz hafta içinde üzücü bir kayıp yaşadık. Üstadımız Hugh Hefner (kendisi efsane Playboy’ın kurucusudur) 91 yaşında hayata gözlerini yumdu. Hefner sadece bizim kuşağın değil babalarımızın kuşağının da efsanesiydi ve o dönemde herkes onun yerinde olmak ister, hayaller kurardı.

Özellikle robdöşambr’lı kıyafeti, ağzında purosu, yanındaki seksi ve aptal şarışınlarla verdiği pozlarla gönüllerde taht kurmuştu.

Playboy ile 70’lerde yaşanacak cinsel devrimin önünü açan Hefner, genç erkekler kadar olgun erkelerin de hayatına renk getirdi. Şimdi bir çoğumuz inkar etse de o yıllarda hepimiz Playboy dergisini yatağımızın altında başucu kitabı yapmıştık. Hatta yangında kurtarılacak listesinde hep ilk sırada yer almıştı. Hey gidi günler hey.

İnsanların seks hakkında rahatça düşünmesini, konuşmasını kolaylaştıran bir devrimci olan üstat Hugh Hefner; ruhun şad olsun.

 

++++++++

GAZETECİLİK ÜZERİNE

İyi bir başyazıda insanlara kendi düşüncelerinizi değil, onların düşüncelerini verebilirsiniz. Anonim

 

+++++++++

HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

FacebookTwitterGoogle+GmailStumbleUpon

ATSİNEĞİ

Yavru tavşan, yuvasından ilk kez çıkar ve çevreyi tanımak için ormanda dolaşmaya başlar. Karşılaştığı ilk hayvana kendini tanıtır: Merhaba kardeş!!  Ben tavşan, sen kimsin?
Karşısındaki hayvan: Bende katır.
Tavşanın kafası karışır: Nasıl yani?
Katır: Benim annem at, babam da eşek. Onlar birlikte olmuşlar sonra da ben doğmuşum.
Şaşıran Tavşan yolunu sürdürür. Karşılaştığı başka bir hayvana da: Merhaba kardeş!  Ben tavşan, sen kimsin?
Hayvan:-Ben mi? Ben kurtköpeği.
Tavşan yine şaşırır: Nasıl yani?
Kurtköpeği:  Benim annem köpek, babamda kurt onlar birlikte olmuşlar sonra da ben doğmuşum.
Hepten şaşkına dönen tavşan yolunu sürdürürken, karşılaştığı başka bir hayvana
kendini tanıtınca. Hayvan:  Ben mi? Ben Devekuşu.
Bir an iyice afallayan tavşan sonra gülüp geçer. Biraz daha yol aldıktan sonra; kulağına konan hayvana: Ben tavşan!!  Sen de kimsin?
Hayvan: Ben atsineğiyim!!
İyice dellenen tavşan: Hadi lan oradan!

 

KARI KAÇMIŞ

Bir ilkbahar sabahı parkta yürüyüş yapan Temel, yerde şınav çeken bir adam görünce, çok şaşırmış. İyice yaklaşan Temel, adamın bir sağına geçip bakmış, bir soluna geçip bakmış, eğilip bir de altına bakmış ve demiş ki: 
- Ula hemşerim, kendini boşa yorma; karı kaçmış!..

 

ÇİMENTO TORBASI

İnşaat işçisinin biri, çalıştığı işyerinden vizite kâğıdı alarak hastaneye gitmiş. Dahiliye uzmanı doktor hanım sormuş: 
- Neyiniz var? 
İşçi de utana sıkıla derdini söylemiş: 
- Bir haftadır tuvalete gidemiyorum. 
Doktor hanım adamı dinledikten sonra demiş ki: 
- Hımmm, soyun bakayım. 
Bizimki pantolonu çıkarmış, gömleği çıkarmış; bir don, bir fanila kalakalmış. 
Doktor hanım yine demiş ki: 
- Donu da çıkar. 
Hasta işçi yerin dibine girecekmiş gibi utanıp kıpkırmızı olmuş. Doktor hanım sesini yükseltmiş: 
- Niye utanıyorsun kardeşim, ben doktorum!.. 
Zavallı hasta çaresiz donu da çıkarmış. Doktor hanım yine seslenmiş: 
- Yüzüstü yat bakayım! 
Hasta yüzüstü yatmış. Doktor hanım eline bir sopa almış, kuyruk sokumuna birkaç defa sertçe vurduktan sonra şöyle demiş: 
- Şimdi gidip tuvaletini yapabilirsin! 
Tuvalete giden hasta, biraz sonra rahatlamış bir hâlde doktorun yanına gelmiş, teşekkür ettikten sonra sormuş: 
- Doktor hanım, bir daha bu duruma düşmemek için ne yapmam gerekir? 
Doktor hanım da gülerek cevap vermiş: 
- Bir daha tuvaletini yaptığında; tuvalet kâğıdı kullan, çimento torbası kullanma!..