Basın Konseyi, 24 Temmuz, Basın Bayramı ve Türk basınından
sansürün kaldırılışının 109’uncu yıldönümünü nedeniyle yazılı bir açıklama
yaptı ve özgürlükçü ileri demokrasilerden biri olmayı hedeflerken, bugün
yasaklarla, baskıyla, otosansürle ve kitlesel işsizlikle kararan bir medya
tablosuyla karşı karşıya olduğumuzu açıkladı. Açıklamada mahkemelerde
gazeteciliğin yargılandığı belirtilerek, “160’a yakın gazeteci tutuklu. Sadece
son bir yılda, 110 medya kuruluşu kapatıldı ve 2 bin 500 gazeteci işsiz
bırakıldı” denildi.
NEŞE
İÇİNDE KUTLUYORUZ!
Uluslararası Yazarlar Birliği PEN Türkiye
ise durumu alaycı biçimde ele aldı: “Bugün 24 Temmuz. Bugün neşe ve mutluluk
içinde, sansürün kaldırılışını coşkuyla kutluyoruz. Taa 24 Temmuz 1908 tarihinde
kaldırılmıştı basınımızdan sansür; o gün bugün her yıl yeryüzünün en özgür
ülkesinde 24 Temmuz’u, ‘Gazeteciler ve Basın Bayramı’ olarak kutlamaktayız…”
ÖZGÜRCE
YAZIYORUZ
Açıklamanın devamı daha da ilginç; “Hangi
görüşe ve hangi gazeteye mensup olursa olsun, gazetecilerimiz özgürce
düşünüyor, gerçeklerin peşine düşüyor, araştırıyor, sorguluyor, yazıyor,
konuşuyor, eleştiriyor, yorum yapıyor, tartışıyor ve yazdıklarından ötürü en
ufak bir siteme dahi maruz kalmadan görevlerini sürdürüyorlar. Biz de PEN
Türkiye Merkezi olarak değerli basınımızın bu göz yaşartıcı mutluluğunu
paylaşıyor, birlik beraberlik içinde nice bayramlar diliyoruz.”
Aslında bu yorumun üzerine pek fazla bir
şeyle yazmaya da gerek yok. Epeyden beridir ağlanacak halimize gülerdik artık
onu da bıraktık. Şimdi PEN Türkiye Merkezi’nin açıklamaları gibi basın
özgürlüğü konusunu ti’ye alır olduk.
+++++++
BASINDAN
HABERLER.. BASINDAN HABERLER..
SERİK
AKDENİZ’İN
ACI
KAYBI
Serik Akdeniz Gazetesi sahibi Nadir Torun
hayatını kaybetti. Gazeteci Torun, dün Manavgat’ta toprağa verildi. Mekanı
cennet olsun.
MEHMET
TALAY
KORKUTTU
Gazeteci Mehmet Talay, hafta içinde
kalbindeki küçük bir rahatsızlıktan dolayı hastaneye kaldırılarak kontrol
altına alınmıştı. Aldığımız duyuma göre Talay’ın sağlık durumu gayet iyi.
Kendisine acil şifalar diliyoruz.
MUSTAFA
KAHRAMAN
ASKERE
GİDİYOR
Genç gazeteci arkadaşlarımızdan Mustafa
Kahraman yakında askere gidiyor. Vatani görevini
Kütahya’da kısa dönem er olarak yapacak
Mustafa’ya hayırlı teskereler diliyoruz.
HİDAYET
ÖZCAN
NİŞANLANDI
Gazeteci Hidayet Özcan, dünya evine girme
yolunda bir adam daha attı. Leyla Yıldız ile nişanlanan Özcan’a mutluluklar
diliyoruz.
++++++++
MUHTEŞEM HAZIR CEVAPLAR.. MUHTEŞEM HAZIR
CEVAPLAR..
SUSTURUCU
TEDAVİ
Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda
Mehmed Akif’i küçük düşürmeye çalışıp:
-“Affedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?”
Mehmet Akif, hiç istifini bozmadan şu
cevabı vermiş:
-Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
HARİTA KAHRAMANI
Fransız devlet adamlarından biri, Napolyon
Bonapart’ın bir savaşını tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
-“Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan
geçerek ötesini zapt etmeliydiniz…” gibi fikirler serdetmeye başlayınca,
Napolyon:
-Evet, demiş. Onlar parmakla alınabilseydi,
dediğiniz gibi yapardım.
++++++++++++
GAZETECİLİK
ÜZERİNE
Basın hürriyeti kalkarsa, vicdan, eğitim,
konuşma hürriyetleri de kalkar.
++++++++++
HAFTANIN
FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..
GENÇ
HOROZ
Yaşlı horoz, kümese yeni gelen çalımlı,
sırım gibi ve hemen icraata başlayan genç horozun yanına yaklaşmış:
- Hoşgeldin.
- Hoşbulduk.
- Biliyorum, benim günlerim artık sayılı.
Genç ve kuvvetli biri varken; sahibimiz beni yaşatmaz. Senden, ölmeden önce son
bir istekte bulunabilir miyim?
Yeni icraatı bitirmiş genç horoz,
karşışında ezilip büzülen yaşlı horoza acıma ve küçümsemeyle bakmış:
- Neymiş o isteğin bakalım koca horoz?
Yaşlı horoz kümesin dip taraflarındaki
tavuklardan birini göstererek, ağlamaklı bir ses tonuyla demiş ki:
- Şu benim en çok sevdiğim tavuk. İzin ver
de onunla son bir kez olayım.
- Hayır, olmaz.
- O zaman bana son defa bir şans ver.
- Ne istiyorsun kart horoz?
- Kümesin dışına çıkıp, şu karşıdaki ağaca
kadar yarışalım. Kim kazanırsa tavuk onun olsun. Ama ben senden iki adım önde
başlıyayım. Zira ben yaşlıyım.
Genç horoz bu teklifi kabul etmiş ve
kümesten önce yaşlı horoz, ardından da genç horoz fırlamış. Birden
"Güüümmm!.." diye bir silah sesi duyulmuş. Genç horoz kanlar içinde
can verirken, silahı ateşleyen mal sahibi yanındaki arkadaşına dert yanmış:
- Ulan bu horoz da oğlancı çıktı be!..
ÇÖLDE
BALIK
Karadeniz insanının yaptıklarını kıskanan
Mısırlılar, kendi aralarında tartışıyorlarmış:
- Yahu bu Karadenizlileri bütün dünya
konuşuyor. Biz de bir şeyler yapalım da; tüm dünya bizi konuşsun.
- Çöle ağaç dikelim.
- Çöle havuz yapalım.
- Çöle boğaz köprüsü yapalım.
- Hadi be, öyle şey mi olur? Bu düpedüz
saçmalık.
- Tamam, biz de saçmalık aramıyor muyuz?
Uzun tartışmalardan sonra, yapımına
başladıkları boğaz köprüsünü 7 ayda bitirmişler. Görkemli bir açılış yapmak
isteyen Mısırlılar, tüm dünya basınını açılışa davet etmişler. Canlı yayın
yapan televizyon kameralarının önüne çıkan Mısır başbakanı, açılışı yapmak için
gururla kurdeleyi kesmiş ve herkes alkışlamaya başlamış. Bezi indirip bir
bakmışlar ki; ne görsünler? Bizim Temel köprüde oltasıyla balık tutmak için
uğraşıyormuş. Bütün kalabalık suspus olmuş, herkes şaşkınlıkla Temel'e
bakıyormuş. Mısır'lı yetkililerden biri sormuş:
- Sen burada ne yapıyorsun?
Temel sakin sakin cevap vermiş:
- Görmüyor musun? Balık tutuyorum.
- Yahu kardeşim, çölde balık mı olur?
Temel sinirlenmiş ve cevabı yapıştırmış:
- Ula kardeşim, ha bu çölde boğaz köprüsü
oluyor da balık olmuyor mu?